İnsan eşrefi mahlûkattır, yani yaratılmışların en şereflisidir. Burada, kadın denmiyor, erkek denmiyor, çocuk, yaşlı denmiyor; insan deniyor. İnsan dediğimiz varlığın yarısını erkek oluşturuyorsa, diğer yarısını da kadın oluşturuyor. Bunlardan birisini resmin gerisinde tutmak, insanlığı eksik, insanlığı eksik bırakmaktır.
Dünyamızın yarısını oluşturan kadınların fikri ve duygusal katkısını karar mekanizmalarımıza hakkıyla katabildiğimiz zaman, daha yaşanabilir, daha huzurlu bir dünyaya erişeceğiz. Bu bağlamda eğitimden sağlığa, istihdamdan siyasal hayata katılıma kadar, kadınlarımız için pozitif ayrımcılık içeren pek çok çalışma hayata geçirildi. Eşi ölen dul kadınlara, evladı askere giden, çocuğu okula giden annelere maddi destek sağlayacak düzenlemeler yapıldı. Yine kadınlarımızın daha iyi çalışma ve daha iyi yaşama koşulları elde edilebilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca kadının istihdama yönelmesi ve kadına şiddetin önüne geçilmesi için eğitimler düzenlenmekte ve gerekli tedbirler alınmaktadır.
Kadın toplumu oluşturan en önemli halkadır. Kadının katılmadığı, kadının yok sayıldığı bir topluluğu medeniyet ölçüleri çerçevesinde değerlendirmek mümkün değildir. Bu nedenle kadına kalkan her el, tüm insanlığa kalkmış sayılır. Kadının onuruna, haysiyetine yönelik her türlü saldırı, tüm insanlığa yapılmıştır. Kadını ve erkeği, diğer tüm vasıflarından önce insan olarak görmeyen herkes, Ortaçağ Avrupa’sının, Cahiliye dönemi seviyesinin ötesine geçememiş demektir.
Esasen, bu konuda bizim kültürümüzde çok zengin, çok derinlikli bir birikim vardır. Kur’an’ı Kerim’de kadına, kadın-erkek ilişkilerine dair pek çok ayet vardır ve bu ayetlerde iman etmeye çağrılan kadın veya erkek değildir, insandır. Dolayısıyla, yaradılış itibariyle de, Rabbimizin katında da erkekle kadının birbirlerine herhangi bir üstünlüğü yoktur. Aynı şekilde Peygamberimizin bu doğrultuda pek çok hadisi bulunuyor. “Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı iyi davrananlarınızdır” diyen Peygamberimiz, bu konuda gayet açık, net, tartışmaya mahal vermeyecek bir ölçü ortaya koymuştur.Tarihimizde, medeniyetimizde, kültürümüzde kadının toplumdaki seçkin yerine ilişkin çok sayıda örnek bulmak mümkün. “Kadın Hakk’ın nurudur” diyen Mevlana Hazretleri, kadından üstün olduğunu zanneden erkekleri de bilgisiz, kaba, sevgisi az insanlar olarak tasvir ediyor. Terken Hatun’dan Hayme Ana’ya, Nene Hatun’dan Kara Fatma’ya kadar, tarihimizde, mücadeleleriyle, azimleriyle, dirayetleriyle efsane haline gelmiş nice kadınlar vardır.
Bu emirlerin, tavsiyelerin, tespitlerin, şahsiyetlerin hepsi de kadının toplum açısından önemine vurgu yapmakta ve bizim bu konudaki duygu ve düşüncelerimizi ifade etmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Dünya kadınlar gününü kutluyor, başta bu vatan için canını vermiş şehit ve yaralanmış gazi yakını kadınlarımız olmak üzere tüm kadınlara şiddetten, istismardan. mobingden uzak sağlık, huzur ve mutluluk dolu günler diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.