Pandemi sürecinde çocukların sanal eğitimde fiziksel eğitimdeki kadar aktif olamaması sebebiyle kısmi motivasyon sorunu yaşadığına değinen İl Müdürümüz Ahmet KURT; bu dönemde derse yeterince ilgi göstermediklerinden sebeple çocuklarından hayıflanan ailelerin aynı sorunu dijital karnelere karşı gösterdikleri tepkide kendilerinin de yaşadığını söyleyerek, aileler fiziksel karneye karşı verdikleri heyecanı dijital karneye karşı gösteremedi dedi.
Bu durumun hem iyi hem de kötü olduğunu belirten İl Müdürümüz Ahmet KURT; iyi çünkü olumsuz ve abartılı tepkilerin hafiflemesi çocuk açısından iyi, kötü çünkü sadece çocukların değil derse karşı ailelerin de motivasyonunun düştüğünün bir göstergesidir. Karne, çocuklarımızın eğitim öğretim dönem sonu değerlendirmesidir. Bu değerlendirmeyi bir zeka göstergesi olarak algılamak yanlış olur. Karne döneminde akademik yönden başarılı çocukların sevinci ile aynı başarıyı gösteremeyen çocukların hüznü bir arada görülür. Gönül karne günü hiçbir çocuğun kırgınlık yaşamasını, üzülmesini istemez ancak bir eğitim öğretim döneminin performans değerlendirmesi de gereklidir. Aileler dönem boyunca izlediği doğru tutumla çocuğun karne nedeniyle psiko-sosyal açıdan örselenmesinin önüne geçebilir. Peki doğru tutum nedir? Çocuğun derslere ayırdığı zamanının ve gayretinin desteklenip ödüllendirilmesidir. Böyle bir ödül sistemi zaten çocuğun çalışmasını sistemleştirecek, sistemli çalışma da beraberinde başarıyı getirecektir. Çocuğun takdir ya da teşekkür belgesi alması ona alınacak bisikletin ya da ona sunulacak tatilin ön koşulu olmamalıdır. Ancak istendik düzeyde çalışma süre ve çabaları için ödüllendirme yapılabilir. Başarı, çalışma ve zeka üzerine yapılan araştırmalarda başarıyı etkileyen faktörler açısından çalışmanın zekâdan daha önemli bir faktör olduğu sonucu çıkmıştır. Çocuğun başarılı olması çoğu zaman sistemli düzenli ve gayretli çalışmasından geçer ama her zaman “çalışma” “başarı” ile sonuçlanmayabilir. Çocuk irade gösterip, çalışıp üzerine düşeni yapar ve başarılı olamazsa karne onun için bir yıkım olur. Tam da bu noktada doğru aile tutumu devreye girer ise çocuğun örselenmesinin, hatta istenmeyecek kötü yollara başvurmasının önüne geçilir. Bununla birlikte çocuğa sunduğumuz sevginin de hiçbir ön koşula sahip olmadığını onlara hissettirmeliyiz. Çocuk kendi iç dünyasında “başarılı olamazsam annem ya da babam beni sevmez!” diye düşünmemelidir. Ailelerin çocukları söz konusu olduğunda odaklanacağı tek kavram ders notu başarısı olmamalıdır. Aksi durumda eğitim öğretimin sadece öğretim kısmına odaklanmış olurlar. Korunma ve bakım altında bulunan çocuklarımızın ders başarısını önemsiyoruz ama bu önemsememiz bizde kapasitelerinin üzerinde bir beklenti oluşturmuyor, zira çocuklarımıza her şeyin ders başarısından ibaret olmadığını, iyi insan olmanın başarılı insan olmak kadar önemli olduğunu vurguluyoruz bize emanet edilen çocuklara sunduğumuz sevgide karne başarısını bir ölçüt olarak koymuyoruz” dedi.