Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri’nin Temeli Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Bakanımız Derya Yanık’ın Katılımıyla Atıldı
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri, inanarak söylüyorum, bittiği anda dünyada bu işin tek örneği olacak. Hamdolsun bugün Türkiye dünyanın en iyi işleyen, en kuşatıcı sosyal destek sistemine sahip ülkelerinden biridir. Benzeri yok. Eğer şu dünyayı tanımışsam, biliyorsam ülkemiz gibi bir başka örnek dünyada yok." dedi.
Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri temel atma töreni Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık’ın katılımıyla gerçekleşti. Törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, inanç, köken, ırk, cinsiyet, yaş dahil hiçbir ayrım gözetmeden tüm düşkünleri kucaklayan bu müessesenin, medeniyetlerinin ve milletlerinin insana bakışının en güzel örneklerinden olduğunu belirterek, kendilerinin de ecdattan aldıkları ilhamla üstlendikleri her görevde çalışmalarını "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışıyla ve "Yaratılanı severiz, Yaradan'dan ötürü" ilkesiyle yürüttüklerini ifade etti.
Bugün Darülaceze'nin hizmetlerini yeni bir boyuta taşıyacağına inandığı Sosyal Hizmet Şehri Projesi'nin temelini atmak üzere bir arada olduklarını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Burada bir duruma dokunmadan geçmeyeceğim. Bu işler bizim işimiz. Belediye başkanlığımda Kayışdağı'nda bir Darülacezenin temelini atmış, açılışını yapmıştık. Şu andaki malum iktidar, aynı şekilde bugün temelini atacağımız adımlarla süreci devam ettiriyor. Tabii bir şeyi sormam lazım. İstanbul'un şu anda Büyükşehir Belediye Başkanlığını üstlenmiş olan kişi veya kişilerin acaba bu alanlarda attıkları bir adım var mı? Ya bir şey yapın. Yani bir suyu akmayan musluğu açmakla 'Biz hizmet ettik.' diyemezsiniz. Milleti aldatmayın. Gelin bu tür eserleri yapın. Bu ülkenin darda kalmışına elinizi uzatın. Bu tür şeyleri yapın, biz de sizleri alkışlayalım. Ama yok."
"Darülaceze'nin kuruluş amacına ve tarihine yakışır bir eser olacak"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yatay mimariyle inşa edilecek projenin, yatağa bağlı sakinler ve koruma altındaki çocuklardan oluşan 1000'e yakın insana hizmet vereceğini belirterek, "Rehabilitasyon ünitesinden cami, kilise ve havranın da yer aldığı ibadethanelerine kadar tüm birimleriyle bu proje Darülaceze'nin kuruluş amacına ve tarihine yakışır bir eser olacaktır." dedi.
Darülaceze'nin gayrimenkul gelirleri ve eğlence vergisi payı yanında asıl, hayırseverlerin bağışlarıyla faaliyetlerini yürüten bir yer olduğuna işaret eden Erdoğan, "Biz bu dönemde milli bütçeden de katkı vermek suretiyle Darülaceze'nin çok daha güçlü bir karaktere ve yere kavuşması noktasında adımımızı attık. Sosyal Hizmet Şehrimizin inşasında da en büyük desteği devletin yanında bağışçılardan bekliyoruz. İnşallah el birliğiyle bu güzel projeyi kısa sürede tamamlayarak, milletimizin hizmetine sunacağız. Rabb'imden Darülaceze'mize yapılan tüm bağışların huzurunda kabulünü hayra, sevaba ve mağfirete tebdilini niyaz ediyorum."
“Dünyada bu işin tek örneği olacak”
Erdoğan, bunun örneğinin Türkiye'den başka hiçbir ülkede olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
"Bu sadece bizde var. Kurallar önemlidir. Maddi imkanlar önemlidir. Bireylere değer vermek önemlidir. Ama bunlar sadece günü kurtarır. Ailenin merkezinde olduğu güçlü bir sosyal yapı olmadan bunların hiçbiri geleceği kurtarmaya yetmez. Bizim önceliğimiz medeniyet mirasımıza, inanç ve kültür değerlerimize sarılarak dezavantajlı gruplar dediğimiz engellilerimizi, yaşlılarımızı, kimsesiz çocuklarımızı, garip gurebamızı sosyal yapımız içinde yaşatmaktır. Buna rağmen kimsesiz kalan yardıma veya desteğe muhtaç olan vatandaşlarımızı da kurduğumuz müesseseler ve oluşturduğumuz mekanizmalar vasıtasıyla insani hayat sürebilecekleri imkanlara kavuşturmaktır. İnşallah Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri, inanarak söylüyorum, bittiği anda dünyada bu işin tek örneği olacak. Hamdolsun bugün Türkiye dünyanın en iyi işleyen, en kuşatıcı sosyal destek sistemine sahip ülkelerinden biridir. Benzeri yok. Eğer şu dünyayı tanımışsam, biliyorsam ülkemiz gibi bir başka örnek dünyada yok."
"Yılda 2 milyar lira olan sosyal yardım bütçesini 100 milyar lira sınırına getirdik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hükümete geldiğimizde yılda 2 milyar lira olan sosyal yardım bütçesini 100 milyar lira sınırına getirdik. Bu rakamın milli gelirimize oranı da yüzde 0,38'den, yüzde 1,36'ya yükseldi. Eskiden daha ziyade ayni olan yardımları hem insanımızın onurunu korumak hem ihtiyaç önceliklerini kendisine bırakmak için nakde döndürdük. Böylece ülkemizde günlük harcama düzeyi dünya standardı olan 5,5 doların altında kalan nüfus oranını yüzde 34'ten, yüzde 10 seviyesine gerilettik." bilgilerini verdi.
Altyapıyı güçlendirmek ve sosyal destekleri en etkin şekilde yürütmek için ayrı bir bakanlık kurduklarına işaret eden Erdoğan, nüfusun bir ülkenin en büyük gücü olduğu gerçeğinden hareketle anneleri ve çocukları koruyacak, destekleyecek, çalışmalara özellikle önem verdiklerinin altını çizdi.
İstihdam, sağlık ve eğitime kadar her alanda bu çerçevede pozitif ayrımcılık yaptıklarını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Devlet korumasındaki çocukların bize Allah'ın ve milletin birer emaneti olduğu anlayışıyla bunları kendi ailelerinin yanında veya aile iklimine yakın şartlarda yetiştirecek bir modele geçtik. Engellilerimizi evde bakımıyla, rehabilitasyon merkezleriyle, özel bakımıyla, umut evleriyle, istihdamıyla her alanda hayatın içine katan bir yaklaşım sergiledik. Yaşlılarımızı 65 yaş maaşıyla, gündüz bakım hizmetleriyle, evde bakım hizmetleriyle, aileleri yanında desteklemeyi, huzurevleriyle sahipsiz bırakmamayı hedefleyen programlar uyguladık. Kadınlarımızı şiddetten, istihdama annelik hizmetlerinden siyasi temsile, kılık kıyafet özgürlüğünden eğitim seferberliğine kadar her alanda cumhuriyet tarihinin en ileri haklarına biz kavuşturduk. Şehit yakınları ve gazilerimizi de tarihimizin en büyük destekleriyle sahiplendik."
"Büyük ailelerin giderek azalıyor olması da üzüntü verici"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin imkanlarını milletin her kesimine, özellikle de desteğe ihtiyaç duyan insanlara sunduklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Buradan bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum ki asıl olan kadınlarımızdan çocuklarımıza, yaşlılarımızdan engellilerimize, tüm kesimlerin, aileleri bünyesinde sosyal yapı içinde sahiplenilmeleri ve yaşatılmalarıdır. Kendi evi, imkanı, vakti varken annesini, babasını, engelli aile üyesini, korunmaya muhtaç evladını kamuya veya özel sektöre ait bir kuruma yerleştirmek bizim aile kültürümüzle taban tabana zıttır. Huzurevlerinde kalan yaşlılarımızın önemli bir kısmının iyi eğitimli, iyi kariyerli, yüksek geliri olan çocuklara sahip olmaları düşündürücüdür. Büyükanne, büyükbaba, anne, baba ve torunların aynı evde oturmasalar bile aynı ortamda hayatlarını sürdürdükleri büyük ailelerin giderek azalıyor olması da üzüntü vericidir."
Aile yapısındaki dağılma ve aşınmanın, nesilden nesile aktarılan değerlerin geleceğinde de bir belirsizliğe yol açtığını söyleyen Erdoğan, eğitimin önce ailede, hatta ana karnında başladığına işaret eden Erdoğan, oradan başlayıp doğumla gelişen bir eğitim dünyası olduğunu, okulun tek başına bunu yapamayacağını, okulların ailede atılan temelin üzerine eğitim verdiğini anlattı.
Ailede verilmesi gereken değerler eksik kaldığı zaman okulların, arzu edilen milli, manevi, ahlaki, insani, medeni hasletlere sahip çocukların yetiştirilmesi konusunda zorlandığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"İşte bunun için önümüzdeki dönemde önceliklerimizin başına ailenin güçlendirilmesini, eğitimin içeriğinin buradaki eksikleri telafi edecek şekilde geliştirilmesini, kültürümüze sahiplenilmesini yerleştirdik. Gelişmiş ülkelerin, Batı'nın düştüğü hataya, inşallah biz düşmeyeceğiz. Batı tarzı bir güvenlik ve refah anlayışı uğruna aileden başlayarak tüm sosyal yapımızı, medeniyet ve kültür değerlerimizi, inancımızı feda edecek şekilde köklerimizle bağımızı koparmayacağız. Tam tersine maziden atiye kurduğumuz köprüden yürüyerek demokraside ve kalkınmada dünyanın en ileri ülkeleri arasındaki yerimizi alacağız. Medeniyet mirasımızdan taviz vermeden hedeflerimize ulaşacak yöntemlerle vizyonlarımızı genişletiyoruz."
Bugün temelini attıkları bu perspektifin bu genişlemenin bir uygulaması olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bunun için milletimizin karşısına Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümüne atfen 2023 hedeflerimizle İstanbul'un Fethi'nin 600'üncü yıl dönümüne atfen 2053 vizyonumuzla inşallah bu sene fetih şenliklerimizi Atatürk Havalimanı'nda yapacağız. İstanbul'a yakışır bir fetih şenliğini, Atatürk Havalimanı'nda hep birlikte yapacağız. Şöyle muhteşem bir fetih şenliğini öyle yapalım ki inşallah cennet mekan Fatih Sultan Mehmet Han'a layık olalım. Malazgirt'in 1000'inci yıl dönümüne atfen 2071 hayallerimiz var bizim. Bu hayallere de ona göre yürüyeceğiz." diye konuştu.
Konuşmasının ardından müteahhit firma yetkilisini yanına çağırarak, projeyi ne zaman bitireceğini soran Erdoğan, "36 ay." yanıtını alması üzerine, "Ne diyor bu ya? Sen nasıl Fatih torunusun? Ne yapıyorsun sen? Hamza Bey, 36 aydan başladı 30 aya indi. Ne diyor bu? Bu müteahhidi değiştirelim biz. Olmaz, olmaz. Sen Kanuni Sultan Süleyman'ı duydun mu? Tanıdın mı? Süleymaniye'yi ne kadar zamanda bitirdi? Mimar Hamza Bey, Süleymaniye'yi ne kadar zamanda bitirdi? Bir yılın altına düşürdü mü? Olmaz. 24 saat anlayışıyla çalışacaksınız ve bir defa kesinlikle önümüzdeki yıl bugünlerde burayı bitirmeniz lazım. Vardiya sistemlerini değiştireceksin. Burada kimse rahatsız olmaz, sen merak etme. Gece gündüz fulltime çalışacaksınız. Şahit olun, 'Söz' diyor. İnşallah aldığımız söz yerine gelir." diye konuştu.
“Geçmişten geleceğe köprü kuran özel bir projenin temelini atıyoruz”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ise son derece duygusal ve kendileri için önemli bir güne tanıklık ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın projeyi çok önemsediğine vurgu yapan Yanık, "Cumhurbaşkanımızın projeye talimat verirken kendisinin söylediği cümle hiç değişmedi. Bu proje kendisinin hayaliydi. 'Benim hayalim.' diyerek başlattığı bir proje burası. Biz bu hayaline ortak olmaktan ve bu hayalin bir noktasında bulunmaktan son derece mutluyuz ve heyecanlıyız." diye konuştu.
Yanık, bugün insani değerler üzerine kurulu geleneğin izinde geçmişten geleceğe köprü kuran özel bir projenin temelini attıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"İnşallah açılışında da bir arada olmayı Allah bize nasip etsin. İnsanı bütün hayatı boyunca hak ettiği saygı ve hürmetle yaşatmaya odaklı bu proje, çağımızın en geniş düşünülmüş yaşam alanlarından birini sunuyor. Müslüman olma bilincinin insana verdiği değer, geçmişten bugüne ülkemizdeki sosyal hizmet anlayışını büyük ölçüde şekillendirmiştir. Bugün temellerini attığımız Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri'nin öncüsü olan Darülacezemiz de bu şuurun bir ürünüdür. Bugüne kadar hak temelli bir zeminde tanınan sosyal yardım faaliyetlerimiz, profesyonel kurumlar aracılığıyla halkımıza ulaşmaktadır. Geldiğimiz noktada sosyal hizmetlerimizi sunmak için kurumların ötesinde günlük yaşam içinde her türlü ihtiyacın karşılandığı şehir düzeyinde projelerden bahsediyoruz. Ülkemiz bütün vatandaşlarını kuşatan ve koruyan, hatta sığınmacı ve mültecilerin yaralarına derman olan bir gönül zenginliğiyle politika üretmeye devam ediyor. Vakıf kültürümüzden de aşina olduğumuz sosyal yardımlaşma becerilerimizi de sosyal hizmet anlayışını tüm dünyaya örnek olacak şekilde yürütüyoruz. Yaşlılarımız bizim yaşam pınarlarımız. Biz onlardan aldığımız kanla, canla hayat bulduk. Onların engin şefkatiyle yoğrulduk, onların nefesleriyle güçlendik. Onların rehberliğiyle yaşam yolculuğumuz şekillendi, hedeflerimiz netleşti, ufkumuz aydınlandı ve bugün artık sıra bize geldi."
"Büyüklerimize beslediğimiz vefa duygusunun tezahürü"
Cemil Meriç'in "Karakter ne kadar kuvvetliyse, vefasızlığa o kadar az kabiliyetlidir." sözünü anımsatan Yanık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz her şeyden önce büyüklerimize beslediğimiz derin vefa duygusunun bir tezahürü olarak bu projeye gönül verdik. Her insanın hayata gözlerini açtığı ilk andan, dünyaya veda ettiği son ana kadar bütün ömrünü mümkün olan en müreffeh şekilde geçirmeyi hak ettiğine inanıyoruz. Hayatın içinde olmanın insanı her zaman sağlıklı ve zinde kıldığını biliyoruz. Elbette ki insan, hayatının her yaş döneminde farklı meşguliyetlere yöneliyor, yönelebilir. Çocuklar ve gençler için eğitim, yetişkinler için üretim ve aile alanlarındaki sorumluluklar öne çıkıyor. Bu süreçlerden geçmiş yaşlılarımızın da yüreklerinde büyük bir hazine taşıdıklarını biliyoruz. Adına hayat tecrübesi denen bu hazine ile bizlere milli ve manevi kimliğimiz hakkında önemli aktarımlarda bulunuyorlar."
Bakan Yanık, bir milletin kültürel hafızasını koruyabildiği ölçüde milli niteliklerini de koruduğunun altını çizerek, bu anlamda yaşlıların milli niteliğin koruyucusu olduğunu söyledi.
Yaşlılarla hemhal olmanın önemine işaret eden Yanık, onların hafızasındaki görgüden, bilgiden ve tecrübeden istifade etmenin, yaşam yolculuğunda insanlara yardımcı olduğunu kaydetti.
"Yaşlılarımıza özel sosyal hizmetlerimiz artık şehirlere dönüşüyor"
Yanık, yaşlıları el üstünde tutmanın vefa borcunun ötesine geçtiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Bu, politika üretme anlayışımızı etkileyen bir dinamik haline geliyor. O sebeple yaşlılarımıza özel sosyal hizmetlerimiz kurumlara sığmıyor artık şehirlere dönüşüyor. Bu proje de işte böyle bir ruhun ete kemiğe bürünmesidir. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve onun özel ilgisiyle şekillenen bu proje, vaktiyle 2. Abdülhamit zamanında kurumsallaşan bir geleneğin de devamı niteliğinde. Cumhuriyet döneminde de hizmetlerini sürdüren Darülaceze, yalnızca yaşlıları değil kimsesiz kalmış ve desteklenmesi gereken herkesi din, dil, ırk ayrımı yapmadan bağrına basmıştır, basmaya devam etmektedir."
Projenin önemine vurgu yapan Yanık, Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri'nin rakamsal değerleri hakkında bilgiler verdi.
Konuşmaların ardından İstanbul Müftüsü Safi Arpaguş'un duasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler tören için hazırlanan butonlara basarak ilk harcı temele döktü.
Tören, Bakan Yanık ve Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci'nin günün anısına Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye takdim etmesiyle sona erdi.