Uluslararası Aile Haftası Kapsamında Pandemi Döneminin Aile Yaşamına Etkisi ve Aile İçi ilişkileri Panel Düzenlendi
15-21 Mayıs Aile Haftası etkinlikleri kapsamında Genel Müdürlüğümüz tarafından 18 Mayıs 2021 tarihinde "Pandemi Döneminin Aile Yaşamına Etkisi ve Aile İçi İlişkiler" konulu panel düzenlendi. Bakanımız Sayın Derya Yanık’ın açılış konuşması ile başlayan Panel, Youtube'dan canlı olarak yayımlandı.
Genel Müdürümüz Dr. Olgun Gündüz'ün moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde; Sosyal Yardımlar Genel Müdürü Bülent Tekbıyıkoğlu, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Emine Özmete, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Selvi ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt katılım sağladı.
Bakanımız Derya Yanık konuşmasında Kovid-19 salgınının dünya genelinde insan ve toplumlar üzerindeki olumsuz etkilerine işaret etti. Aileyi koruma ve güçlendirme faaliyetlerinin, her zaman üzerinde özenle durulan çalışma alanlarından biri olduğuna vurgu yapan Yanık, "Aile kurumunda olabilecek muhtemel zafiyetler, sosyal ve bireysel hayatın bütün alanlarında çürüme etkisi yaparak tüm toplumu olumsuz etkileyecek güce sahip. Bu yüzden içinden geçtiğimiz salgın süreci, oluşturduğu sosyal ve ekonomik riskler sebebiyle aile hayatına münhasır bir dikkati ve odaklanmayı gerekli hale getiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
1 Aralık 2019'dan bu yana Kovid-19 sebebiyle dünya genelinde yaşamını yitirenlerin sayısının 3 milyonu bulduğuna, bütün çalışmalar ve alınan tedbirlere rağmen sürecin halen zorlu bir şekilde ilerlediğine dikkati çeken Yanık, küresel salgının getirdiği belirsizliklerin hem bireyler hem de aile hayatı üzerinde ayrı ayrı etkili olduğunu söyledi.
"Artan kaygı düzeyi 'koronofobi' gibi ifadelerle literatüre geçmiş vaziyette"
Bakan Yanık, "Bu süreçte toplumda artan kaygı düzeyi ve travmatik haller pandemi psikolojisi hatta 'koronofobi' gibi ifadelerle çoktan literatüre geçmiş vaziyette." diye konuştu. Yapılan araştırmaların da bu konuda çarpıcı veriler ortaya çıkardığını belirten Yanık, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi tarafından Mayıs 2020'de yapılan anketin sonuçlarında, insanların yüzde 65'inin huzursuzluğunun arttığını, yüzde 42'sinin gündelik işlerini yapamaz hale geldiğini, yüzde 41'inin sürekli virüs kapma korkusu yaşadığını, yüzde 31'inin ise hayatı üzerinde kontrol duygusunu kaybettiğini ifade ettiğini aktardı.
Salgının dezavantajlı durumdaki birey ve gruplar için koşulları biraz daha zor hale getirdiğine işaret eden Yanık, özellikle engelli ve yaşlı kişiler ile kadınların beden ve ruh sağlığı açısından yaşanabilecek zorluklara dikkati çekti.
Araştırmaların aile fertlerinin evde daha fazla zaman geçirmesi dolayısıyla kadınların ev hayatındaki iş yükünde büyük artış olduğunu gösterdiğine vurgu yapan Yanık, uluslararası bazı yayınlarda ekonomik ve sosyal olumsuzlukların yanı sıra sosyal izolasyon kısıtlamalarının etkisiyle aile içi şiddetin, bu süreçte ciddi oranlarda arttığını ortaya çıkardığını aktardı.
"Kadınların yüzde 99'u ev işi sorumluluğunun artmasını en büyük sorun olarak ifade ediyor"
Bu araştırmalarda, kadın ve çocuklara yönelik şiddette yükselişe dikkat çekildiğini belirten Yanık, kadınların küresel çapta istihdam alanındaki olumsuz gelişmelerden daha çok etkilendiğini anlattı. Bakan Yanık, "Ülkemize dair verilerde de bunu bariz olarak görüyoruz. Kovid-19 Salgınının Kadın Çalışanlar Açısından Etkileri başlığıyla yapılan kapsamlı bir araştırmanın sonucuna göre, bu süreçte kadınlarımızın yüzde 99'u ev işi ve bakım sorumluluğunun artmasını, yüzde 97'si uzaktan ve evden çalışma sebebiyle artan iş yükünü, yüzde 95'i endişe, psikolojik stres ve tükenmişliği en büyük sorun olarak ifade etmektedir." bilgisini paylaştı.
Aynı araştırmaya göre salgın öncesi günde 4 saatten fazla ev işleri ve bakımla uğraşan kadınların oranı yüzde 16 iken bu oranın salgın sonrasında yüzde 42'ye çıktığını aktaran Yanık, "Neredeyse kadın nüfusunun yarısı günde 4 saatten fazla ev işi yapmış durumdadır." dedi.
OECD tarafından geçen yıl yapılan bir araştırmada, salgın sürecinde yoksul hanelerde patlamaya hazır psikolojik gerilimlerin ortaya çıktığına ve istismar riskinin arttığına dikkat çekildiğini anımsatan Yanık, sosyoekonomik desteğe ihtiyaç duyan hanelerde yaşayan kadınlarda risk ve kırılganlığın belli oranlarda arttığını kaydetti.
"Sosyal Destek Programıyla yaklaşık 6,4 milyon haneye ulaşıldı"
Çalışan kadınlar açısından yaşanan zorluklara, dezavantajlı grupların artan yoksulluk riskiyle beraber psikolojik açıdan da daha kırılgan bir konuma geldiğine işaret eden Yanık, hükümet olarak bu sebeplerle salgınla mücadelenin bütüncül yaklaşım ve tedbirlerle yürütülmesini çok önemsediklerini vurguladı.
Bakan Yanık, Türkiye'de 11 Mart 2020'de ilk vakanın açıklandığı andan itibaren eğitimden istihdama, sosyal hayattan kurumsal hizmetlere kadar birçok tedbirin devreye alındığını anımsatarak, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan engellilerin, kronik hastalığı bulunanların, hamilelerin, 60 yaş üzerindeki kişilerin idari izin kapsamına alındığını belirtti.
Kamuda esnek çalışma modellerinin uygulandığını, kamuda çalışan kadınlar için aile ve iş yaşamını kolaylaştırıcı uygulamaların başlatıldığını anlatan Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bakanlık olarak sorumlu olduğumuz dezavantajlı ve kırılgan gruplara yönelik çalışma planlarımızı, bu sürecin dinamiklerine ve ihtiyaçlara en uygun şekilde yerine getirdik. Sosyal yardım ve sosyal hizmetlerimizi, nitelik ve nicelik olarak azami seviyeye getirmek üzere imkanlarımızı zorladık. Devreye koyduğumuz Salgın Destek Programımızla yardım ve koruma ağımızı güçlendirdik. 3 fazdan oluşan Sosyal Destek Programımızla yaklaşık 6,4 milyon haneye 1000'er lira nakdi ödeme yaptık. Daha sonra Tam Kapanma Sosyal Yardım Programımız ile de yakın zamanda 2 milyonu aşkın ihtiyaç sahibi haneye 1100'er liralık sosyal yardımı ulaştırdık. Birçok düzenli yardım programımızdaki aylık ödeme tutarları, pandemi dolayısıyla artırıldı."
"Aile danışmanlığı talebinde bulunan 34 bine yakın kişiye hizmet sağladık"
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Yanık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde gerçekleştirilen "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" kampanyasıyla toplanan 2 milyar lirayı aşkın yardımın, sosyal yardım çalışmalarına güç kaynağı olduğunu vurguladı.
1003 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ekipleri ve ASDEP personeliyle hane ihtiyaçlarının tek tek belirlendiğini, arz odaklı yardım sistemi sayesinde bütün ihtiyaç sahiplerinin yardıma erişiminin sağlandığını anlatan Yanık, Sosyal Hizmet Merkezleri, Kadın Konukevleri, Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri ve huzurevlerinde çalışan personelin tüm risklere rağmen hizmetlerini aksatmadan, fedakarca çalıştığını söyledi.
Ailelerin her türlü sorun çözme kapasitesini artırmak üzere, eğitim, danışmanlık ve farkındalık çalışmalarına salgın döneminde ağırlık verildiğini ifade eden Yanık, "Salgın döneminde bugüne kadar Evlilik Öncesi Eğitim Programı ile 11 bin gencimize, Aile Eğitim Programı ile 37 bin vatandaşımıza eğitim hizmeti verildi. e-Devlet üzerinden aile danışmanlığı talebinde bulunan 34 bine yakın kişiye hizmet sağladık." diye konuştu.
Bakan Yanık, aile yapısı ve değerlerinin Türkiye'nin en güçlü yanlarından biri olduğunu, TÜİK'in 2019 yılı Yaşam Memnuniyeti İstatistiklerine göre, ülke nüfusunun yüzde 74'ünün kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini belirttiğini, Türkiye'nin Dünya Aile Haritası Raporu'na göre de aileye güven konusunda yüzde 94'lük oranla ilk sıralarda yer aldığını söyledi.
Sosyal yardım ve hizmetlerdeki aile odaklı uygulamaların, hayati bir niteliğe ve öneme sahip olduğunu da aktaran Bakan Yanık, salgın sürecinde de aile uyumunun ve dayanışmasının güçlenmesinin en büyük öncelikleri olduğunu vurguladı.
Panelde 'Pandemi ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Yardımları' başlıklı sunumunda Sosyal Yardımlar Genel Müdürü Bülent Tekbıyıkoğlu; sosyal yardımların misyonu, vizyonu, adil gelir dağılımını sağlamak amacıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlara ve ailelerimize düzenli ve süreli sosyal yardımlara ilişkin istatistiki bilgileri paylaştı. Tekbıyıkoğlu, Pandemi döneminde ortaya çıkan ani ekonomik şoklar nedeniyle dönemsel ihtiyaç sahibi olan vatandaşlar için 9 Nisan 2020 tarihinde “Acil Durum Hali “ilan edilmesiyle vatandaşlara yönelik sosyal yardım çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Bu kapsamda Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 2020-2021 yıllarında SYDB vakıflarına 1 milyar 90 milyon TL ek periyodik pay aktarılarak Covid-19 salgını nedeniyle geçici olarak yoksulluk riskine giren vatandaşlara ivedilikle müdahale edilmesi amaçlandığını belirten Tekbıyıkoğlu, Salgın Destek Programı ile üç fazda hane başına 1000 TL nakdi yardım yapıldığını kaydetti.
Pandemi Döneminde Aile Dayanıklılığı sunumunda Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Emine Özmete, güven, saygı ve şefkatin kaynağı olan ailenin desteklenmesinin öneminden bahsetti. Özmete; ailenin sosyal çevremizi inşa eden, biyolojik ve duygusal kaynaklarımızın gelişmesine katkı sağlayan, kendimizi gerçekleştirmemize yardım eden bir sistem, değerlerimizi öğrendiğimiz bir yer olduğunu ifade etti. Özmete, kriz dönemlerinde ailelerin dayanıklılığını artırmak amaçlı problem çözme ve baş etme kapasitelerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Selvi 'Pandemi Döneminin Aile Yaşamına Psikolojik Etkileri ve Ailenin Güçlendirilmesi' sunumunda; Pandeminin ruh sağlığına etkilerinden bahsetti. Selvi, şu an içinde olduğumuz pandemiden sonra kadar bizi daha büyük bir pandeminin beklediğini kaydetti. Doğal ve insan eliyle olan travmatik durumların insan ve toplum üzerindeki etkilerini açıklayan Selvi, salgınla ile birlikte pandemi psikolojisinin ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Belirsizlikle birlikte insanlarda oluşan güvensizliğin bireysel ve toplumsal olarak geleceği görememekten kaynaklı ümitsizliğe yol açtığını ifade eden Selvi, bu dönemde aile dayanıklılığının artırılmasının ve aile içerisinde bireysel sistemin desteklenmesinin baş etme kapasitesini güçlendirilmesinde önemli rol oynadığının altını çizdi.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt 'Pandemi Döneminde Aile Bağları' konulu sunumunda. Araştırma ile aile bağlarının ve aile içi iletişim sorunlarını etkileyen faktörleri ortaya çıkaran iki farklı araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Buna göre düşük gelirli gruplarda sorunların daha fazla yaşandığını, iş kaygısı ya da işsizliğin önemli bir gösterge olduğunu, ekonomik zorlukların aile içi iletişim sorunlarını artırdığını kaydetti. Bozkurt, ailelerin maddi olarak desteklenmesinin önemli olduğunu belirtti.
Panel, Genel Müdürümüz Dr. Olgun Gündüz' de toplum olarak güçlü bir aile dayanışmasına sahip olduğumuzu, pandeminin meydan okumasına karşı direnen bir aile yapımız olduğunu kaydetti. Gündüz konuşmasına : “Pandemi dönemi zor bir dönemdi. Bu dönemde vatandaşlarımıza destek olmaya çalıştık. Temaslarımızı artırdık. Bir taraftan politika geliştirmeyi sürdürdük. Diğer taraftan psikososyal açıdan olarak telefonla da olsa desteklerimiz devam etti” şeklinde devam etti. Panel, Genel Müdürümüz Olgun Gündüz’ün katılımcılara teşekkür etmesi ile sona erdi.
20 Mayıs 2021 tarihinde “Pandemi Döneminde ve Dijitalleşen Dünyada Aile” konulu Panel gerçekleştirildi.
Dr. Dursun Ayan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde; Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müdriye Yıldız Bıçakçı, Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuat Güllüpınar ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı konuk olarak katıldı.
Pandemi Döneminde Çocuk ve Ebeveyn İlişkisi konulu sunumunda Prof. Dr. Müdriye Yıldız Bıçakçı; Aile kavramının birey ve toplum açısından önemine değinerek anne-baba tutumlarının çocuk gelişimindeki etkilerinden bahsetti. Pandemi döneminde aile ilişkileriyle ilgili yapılan araştırma sonuçlarına değinen Bıçakçı; Pandemi döneminde zorunlu evde kalma durumu dolayısıyla ebeveyn ve çocuk etkileşimi artırdığını, ebeveynlerin birlikte etkinlik yapmak ve çocuklarıyla ilgilenmek noktasında gelişim kaydettiklerini belirtti.
Prof. Dr. Fuat Güllüpınar “Dijital Dünya ve Aile” konulu sunumunda dijitalleşmenin birey, aile ve toplum açısından etkileri hakkında bilgi verdi. Dijital sosyalizasyon kavramına değinen Güllüpınar, dijitalleşme ile ebeveyn-çocuk ilişkilerinin nitelik ve nicelik yönünden azaldığını, eşler arası ilişki, akrabalık ilişkilerinin farklı bir noktaya evrildiğini ifade etti. Dijitalleşmenin imkanlar kadar riskleri içerdiğini belirten Güllüpınar, özellikle mahremiyet suçlarının cezalandırılmasının ve çocukların mahremiyet ve güvenli internet kullanımı konusunda bilinçlendirilmesinin önemini vurguladı.
Pandemi Döneminde Medya ve Aile konulu sunumunda Doç Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı da sosyal medya mecralarının kullanım amaçları hakkında bilgi verdi. Sunumunda pandemi döneminde değişen sosyal medya kullanım alışkanlıklarına değinen Yiğitbaşı; dijital bezginliğin, sosyal medyayı düzenli kullanan ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili çok fazla ve ayrıntılı bilgi paylaştığını, insanların akıllı telefonlarına gömülüp yanındakilerle ilgilenmemesi olarak tanımlanan “Phubbing” durumunun arttığını kaydetti.
Panel Genel Müdürümüz Olgun Gündüz’ün değerlendirmesi ve katılımcılara teşekkürü ile sona erdi. Paneli Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Youtube sayfası üzerinden izlenebilir.