Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, hükümet ve bakanlık olarak bütün dezavantajlı grupları koruma altına almayı hedefleyen bütüncül yaklaşımlarla tedbirler almaya önem verdiklerini ifade ederek, “Salgının yol açtığı bütün olumsuzluklara rağmen, aile kurumu toplumun taşıyıcı direklerinden biri olmayı sürdürüyor. Biz bütün çalışmalarda da bunu görüyoruz. Sağlam aile yapımız, salgınla başa çıkma konusunda da bizim için büyük bir güç kaynağı oldu” dedi.
Bakan Selçuk, Kadın ve Demokrasi Derneğince (KADEM) çevrim içi düzenlenen "Pandemi Psikolojisinde Aile Paneli"nde, Türkiye'nin Kovid-19 salgını sürecini en az zararla atlatabilmesi için sağlıktan eğitime, istihdamdan sosyal yardımlara varıncaya kadar kapsamlı tedbirler aldıklarını söyledi.
Salgının beden sağlığının yanında belirsizlik ve kaygılar nedeniyle bireylerin psikolojisini de etkilediğini, bunun "salgın psikoloji" denilen travmatik durum oluşturduğunu belirten Selçuk, şöyle konuştu:
"Bu konuda hem ulusal hem de uluslararası alandaki araştırma ve anketler bize bireylerin ve toplumların esenlik ve iyi hissediş hallerindeki değişimler konusunda da çeşitli bilgiler sunuyor. Anketlerin çoğunda, huzursuzluğun arttığı, uyku kalitesinin bozulduğu, gündelik işlerin yapılamaz hale gelindiği, virüs kapma duygusunun yaşandığı ve bireylerin yaşamlarında kontrol duygusunu kaybettiği yönünde veriler var. Toplumda geniş çaplı bir afet olarak da ele alabileceğimiz bu salgının travmatik etkilerinin kalıcı sorunlara meydan vermemesi için hep beraber gayret etmeliyiz. Toplum psikolojisini güçlü tutacak bir sorumluluk şuuruyla hareket etmeliyiz."
"Aile Yapımız, Salgınla Başa Çıkmada Da Büyük Bir Güç Kaynağı Oldu"
Salgının toplumun bütün kesimlerini tedirgin etmekle beraber, dezavantajlı ve kırılgan nitelikli gruplar üzerinde daha yoğun ve ağır etkilere sahip olduğunu anlatan Selçuk, "Bu kırılgan gruplar da bir anlamda salgın psikolojisinin fay hatlarını oluşturuyor. Kadınlarımız, çocuklarımız, engellilerimiz, yaşlılarımız ve bu süreçte iş arayanlarımız başta olmak üzere bütün dezavantajlı gruplarımızı sosyal koruma altına almak durumundayız." dedi.
Bakan Selçuk, hükümet ve bakanlık olarak bütün dezavantajlı grupları koruma altına almayı hedefleyen bütüncül yaklaşımlarla tedbirler almaya önem verdiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bu aşamada toplumsal yapımızın ve dinamiklerimizin gücü ayrı bir öneme sahip. Aile kurumunun sosyal ve psikolojik işlevi de bütün boyutlarıyla bu süreçte ortaya çıktı. TÜİK'in Yaşam Memnuniyeti istatistiklerine göre, nüfusumuzun yüzde 74'ü kendilerini en çok ailelerinin yanında mutlu hissettiklerini ifade ediyor. Dolayısıyla salgının yol açtığı bütün olumsuzluklara rağmen, aile kurumu toplumun taşıyıcı direklerinden biri olmayı sürdürüyor. Biz bütün çalışmalarda da bunu görüyoruz. Sağlam aile yapımız, salgınla başa çıkma konusunda da bizim için büyük bir güç kaynağı oldu. Salgın süreci aile değerlerimizin önemini bir kez daha hatırlattı."
“Salgın Sürecinde Aile Odaklı Çalışmalar Yürüttük”
Bakanlık olarak salgın sürecinde aile odaklı çalışmalar yürüttüklerini ve toplumun bütün kesimlerini koruyan adımlar attıklarını vurgulayan Selçuk, şunları kaydetti:
"Sosyal devlet anlayışımızın gereği olarak sosyal kalkınmayı gerçekleştirmeyi ve sosyal refahı da artırmayı amaçlıyoruz. Biz sosyal devleti her zaman toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın kurumsal bir ifadesi olarak görüyoruz. Son 18 yılda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde devletimiz, gerçek anlamda bir sosyal devlet haline geldi. Nihai hedefimiz, mutlu birey, uyumlu aile ve müreffeh toplum. Dolayısıyla salgın sürecinde de bütün hizmetlerimizi çalışma hayatı, sosyal hizmetler, sosyal yardım ve sosyal güvenlik başlıkları altında toparladık. Bu alanda da salgınla mücadelemizi devam ettirdik. Temel hedefimiz istihdamı, çalışanlarımızı ve işverenlerimizi korumak olduğu için kısa çalışma ödeneği, fesih kısıtı, nakdi ücret desteği, normalleşme desteği gibi etkin uygulamalarımızla hem çalışanlarımızı hem de ailelerini korumaya çalıştık. Bu noktada doğrudan sunduğumuz desteğin toplam tutarı 40 milyar lirayı aştı. Yine vatandaşlarımıza sosyal güvenlik uygulamalarımızla destek olmaya çalıştık. Bu süreç aslında bize Genel Sağlık Sigortası (GSS) sistemimizin ne kadar önemli olduğunu da gösterdi. Bugün hiçbir vatandaşımız sağlık hizmeti alamayacağı endişesi taşımıyor. Kovid-19 kapsamındaki test, tedavi ve aşılama hizmetleri vatandaşlarımız için güven oluşturdu. GSS kapsamındaki bütün Kovid-19 ödemelerimiz 6,5 milyara ulaşmış durumda."
Tüm il ve ilçelerindeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla bütün vatandaşlara destek olmaya devam ettiklerini belirten Selçuk, "Salgın dönemindeki sosyal destek programıyla biner lira olarak verdiğimiz toplam 6,4 milyar lirayla, aylık periyodik ödemelerle desteklediğimiz vakıflarımızla ve 'Biz Bize Yeteriz Türkiyem' kampanyasındaki desteklerimizle bütün ihtiyaç sahiplerine ulaşmaya çalıştık. Sosyal Koruma Kalkanımızla aktardığımız kaynağın toplam tutarı bugün itibarıyla 49 milyar liraya yaklaştı. Bütün bu desteklerimizin yanı sıra eğitim faaliyetlerimiz ve psikososyal destek hizmetlerimizle de vatandaşlarımızın yanında olmayı sürdürdük." diye konuştu.
Engellilerimiz İçin Haberin Seslendirilmiş Hali