Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, şiddetin hem sebepleri hem de sonuçlarının bütüncül bir şekilde değerlendirilmesinin şiddeti önlemek adına büyük önem arz ettiğini belirterek, "Kadın cinayetleri ise kadına yönelik şiddetin maalesef en acı, en trajik boyutu. Hep diyoruz, bizim inandığımız değerlere göre bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Dolayısıyla bizim hiçbir canın kıyılmasına izin vermeyecek şekilde bir önlem mekanizması oluşturmamız gerekmektedir” dedi.
Bakan Selçuk başkanlığında, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun katılımıyla Dikmen Hakimevi'nde "14. Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi Toplantısı" düzenlendi.
Selçuk, burada yaptığı konuşmada, toplumun yarısını oluşturan kadınların değer görmesinin ailenin değer görmesi ve dolayısıyla da toplumun yücelmesi anlamına geldiğini vurgulayarak, kadınların her alanda daha aktif rol alması, hak, fırsat ve imkanlardan eşit bir biçimde yararlanmaları için her daim "güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye" anlayışıyla kapsamlı çalışmalar yürütmeye devam ettiklerini söyledi.
Şiddetin bu hedefe engel teşkil edebilecek acı bir husus olarak karşılarına çıktığını dile getiren Selçuk, kadına yönelik şiddetin dünyanın mücadele ettiği ve etmesi gereken küresel bir sorun olduğuna dikkati çekti.
Selçuk, "Acı bir gerçek ki dünyada her üç kadından biri yaşamı boyunca en az bir kez şiddete maruz kalıyor. Dünyaya, başka ülkelere baktığımız zaman Avrupa'da yüzde 40'a, yüzde 50'ye çıkan oranlarda kadına şiddet vakaları görmekteyiz. Bu aslında kadına olan değeri, kadının toplum içindeki varlığını, etkin rol almasını engelleyen en önemli unsurlardan biri." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Selçuk, şiddetin nedenleri arasında kadına daha düşük statü atfeden sosyal normlar, şiddeti onaylayan tutumlar, kadınların belli imkanlara erişimlerinin kısıtlanmasının yanı sıra alkol kullanımı, çocuklukta istismara maruz kalma, aile içi şiddetin şahidi olma, kişilik ve ruhsal bozukluklar ile düşük eğitim seviyelerini de gördüklerini aktardı.
Kadın Cinayetleri, Kadına Yönelik Şiddetin Maalesef En Acı Boyutu
Şiddetin hem sebepleri hem de sonuçlarının bütüncül bir şekilde değerlendirilmesinin şiddeti önlemek adına büyük önem arz ettiğini belirten Selçuk, "Kadın cinayetleri ise kadına yönelik şiddetin maalesef en acı, en trajik boyutu. Hep diyoruz, bizim inandığımız değerlere göre bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Dolayısıyla bütün istatistiklerden, verilerden bağımsız olarak her ölüm, bizim vicdanımızı derinden acıtan, sızlatan bir durum. Dolayısıyla bizim hiçbir canın kıyılmasına izin vermeyecek şekilde bir önlem mekanizması oluşturmamız gerekmekte." diye konuştu.
Bu çerçevede yürütülen bütün çalışmaları "önleme", "koruma", "politika geliştirme" ve "farkındalık oluşturma" olarak dört başlık altında özetlediklerini ifade eden Selçuk, birinci hedeflerinin her daim şiddet yaşanmadan bunu önlemek olduğunun altını çizdi.
Hükümetlerimiz Kadına Yönelik Şiddeti Her Zaman Bir İnsanlık Suçu Olarak Gördü
Bakan Selçuk, Bakan Soylu ve Bakan Gül'ün güçlü iradeleri ile geçen seneden itibaren bu konuda çok büyük bir farkındalık oluşturulduğuna, politika geliştirme süreçlerinde artık kanıta dayalı bir yaklaşımla yol haritasının izlendiğine dikkati çekerek, şiddete karşı mücadelede kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra STK'ler, akademisyenler ve medya ile beraber hareket edilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'de son 18 yılda kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin hayata geçirilen düzenlemelere değinen Selçuk, ihtiyaca göre yeni düzenlemeleri de uygulamaya alacak dinamik bir hukuk sisteminin bulunduğunu belirtti.
"Hükümetlerimiz kadına yönelik şiddeti her zaman bir insanlık suçu olarak gördü ve buna dair de çözümler üretmeye devam ediyoruz." diyen Selçuk, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'la koruma ve kollama mekanizmalarının oluşturulduğunu anımsattı.
Selçuk, kanuna ilişkin oluşturulan mevzuat çalışma grubu aracılığıyla, sahada edinilen tecrübeler ışığında ve ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda aksayan yönlerin tespiti ve iyileştirilmesi amacıyla çalışmaların yürütüldüğüne işaret ederek, "Ayrıca ilgili taraflarla birlikte ikincil mevzuata ilişkin görüş ve revizyon önerileri derlenerek çalışmalarımız devam ediyor." bilgisini paylaştı.
4. Ulusal Eylem Planımızı Bitirmek Üzereyiz
2007-2020 yılları arasında kadına yönelik aile içi şiddetle mücadele alanında temel politika önceliklerini içeren 3 eylem planının oluşturulduğunu anımsatan Bakan Selçuk, "Şu anda 4. Ulusal Eylem Planımızı bitirmek üzereyiz. 4. Ulusal Eylem Planımız da bizim 2021-2025 vizyonumuzu oluşturmuş olacak. Yeni eylem planı hazırlık sürecinde önemli uluslar arası ve ulusal üst politika belgelerini ve iyi uygulama örneklerini de detaylı bir şekilde inceledik. Bu noktada tüm sivil toplum kuruluşlarıyla, uluslar arası kuruluşlarla, sendikalarımızla, üniversitelerimizle odak grup görüşmeleri ve tematik toplantılar yaptık." dedi.
Selçuk, Şiddet İzleme Komitesi toplantılarıyla da hem yapılan çalışmaları ve gelişmeleri değerlendirdiklerine hem de taraftarın gelişmelerden haberdar olmasını sağladıklarına işaret ederek, ayrıca il eylem planlarının 81 ilde yürürlüğe konulduğunu, valilerin başkanlığında oluşturulan komisyonların illerde izleme ve değerlendirme çalışmalarını yürüttüğünü, yerelde takip yapılmasının kadına yönelik şiddetle mücadelede çok önemli bir güç oluşturduğunu dile getirdi.
9 İlimizde, 11 Yeni Kadın Konukevinin Hizmet Açılmasına Yönelik Çalışmalarımız Devam Ediyor
Bakan Selçuk, Adalet, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık Bakanlıkları ve Diyanet İşleri Başkanlığıyla birlikte yürürlüğe konulan, 2020-2021 yıllarını kapsayan, 75 eylemden oluşan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Planı hakkında bilgi vererek, şimdiden bu eylemlerin büyük çoğunluğunun tamamlandığını belirtti.
2021'de bu eylem planının süresi bitmeden bir mini eylem planı daha koyarak, daha da güçlenmesini sağlayacaklarını dile getiren Selçuk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde başlatılan Mercan Seferberliği ile kadına yönelik şiddetle mücadelenin yanı sıra kadınların başarı hikayelerini ortaya koymalarını sağlayacak bir mekanizma oluşturmayı hedeflediklerini aktardı.
Selçuk, şiddet mağdurları için 81 ilde koruyucu ve önleyici hizmetlerin devam ettiğini, Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezlerinin (ŞÖNİM) tüm illerde oluşturulduğunu ve bu merkezlerde ülke genelinde kadın, çocuk ve erkek 750 bini aşkın vatandaşa hizmet verildiğini söyledi.
Kadın konukevi sayısının 111'i Bakanlığa ait olmak üzere 146'ya ulaştığına dikkati çeken Selçuk, kadın konukevlerinin Türkiye geneli doluluk oranları dikkate alındığında şu an yeterli sayıda olduğunu aktardı.
354 Tane SHM’de Şiddetle Mücadele İrtibat Noktaları Oluşturduk
Selçuk, "İl bazında da değerlendirme yaparak ihtiyaç olan illerde yeni konukevleri açmaya başladık. 9 ilimizde, 11 yeni kadın konukevinin hizmete açılmasına yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Fakat illerimizdeki ŞÖNİM'lerin yetersiz kalma ihtimali, ilçelerdeki vatandaşlarımızın buralara ulaşamama ihtimaline karşın da bu sene ayrıca ilçelerimizdeki 354 tane Sosyal Hizmet Merkezimizde Şiddetle Mücadele İrtibat Noktaları oluşturduk." açıklamasında bulundu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının şiddet mağdurlarına yönelik hizmetleri sekteye uğratmaması için ilgili tüm Bakanlıklarla hızla önlemlerin alındığını anımsatan Selçuk, kadın konukevlerindeki kadın ve çocukların sağlık kontrollerinin yapılmasına yönelik Sağlık Bakanlığınca belirlenen tedbirleri harfiyen uygulamaya devam ettiklerini vurguladı.
"65 Tesiste Barınma İhtiyacı Olan Kadınlarımıza Da Hizmet Vermeye Devam Ediyoruz"
Bakan Selçuk, "Ayrıca ŞÖNİM ve kadın konukevlerinin haricinde Kovid-19 sürecine bağlı olarak barınma ihtiyacı olan kadınlarımıza da hizmet vermeye başladık. Şu anda 49 ilimizde 65 tesiste sadece barınma ihtiyacı olan kadınlarımıza da hizmet vermeye devam ediyoruz." diye konuştu.
ŞÖNİM'ler ve kadın konukevlerinde sunulan hizmetlerin daha uygulanabilir, izlenebilir bir biçimde yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışmaların başlatıldığını, bu çerçevede Hizmet Standartları ve Öz Değerlendirme Rehberi'nin geliştirildiğini dile getiren Selçuk, "Daha etkin ve verimli hizmet sunabilmek için de 3 ilde 4 kadın konukevimizi ihtisaslaştırdık. Bu ihtisaslaştırma çalışmalarımız devam edecek." ifadesini kullandı.
Bu çalışmalarda komiteden gelen önerilerin, yol haritasının belirlenmesinde çok önemli olduğunu dile getiren Selçuk, kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimlerine ilişkin, "Şu ana kadar Türkiye genelinde kamu görevlilerimiz de dahil olmak üzere 2 miyon kişiye eğitim vermiş durumdayız. Kovid-19 salgını sebebiyle eğitimlerimizi yüz yüze gerçekleştiremesek de uzaktan eğitimlerle bu çalışmalarımıza devam ettik." diye konuştu.
"Televizyon Dizileri ve Yayınların Şiddeti Önlemedeki Etkilerini Tartışmamız Gerekiyor"
Bakan Selçuk, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde Emine Erdoğan'ın katılımıyla şiddetle mücadelede medyanın, televizyon dizilerinin rolüne ilişkin video konferans düzenlendiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2021'de bizim en öncelikli, belki de Şiddet İzleme Komitemizin de en önemli önceliklerinden birisi olarak medyada, televizyonda ve özellikle basında şiddetin aksettirilmesi ve şiddetin dilinin nasıl olacağı, nasıl yansıtılması ile ilgili konuları ele almamız gerekmekte. Çünkü biliyoruz ki hem milli ve manevi değerlerimizde, kültürümüzde yer almadığı halde şiddete neden olan zihniyet kalıpları ve şiddeti yeniden üreten yapılarla mücadele edebilmek için bunun yayılımını da bir şekilde önlememiz lazım.
Şu sıralar popüler olan dizilerde de belirtildiği gibi şiddet aslında bulaşıcı. Bu virüsün yayılımını engellemek de bizlerin olduğu kadar medyanın, basının da görevi. Dolayısıyla bilhassa televizyon dizileri ve diğer yayınların şiddeti önlemedeki rolü ve etkilerini detaylı bir şekilde tartışmamız gerekiyor. İlkini gerçekleştirdik, bundan sonraki seferlerde de diğer çalıştaylara devam edeceğiz."
Kadın Modülüyle Mağdura En Hızlı Şekilde Ulaşma İmkanına Kavuşacağız
Bakan Selçuk, kadına yönelik şiddetle mücadelede, istatistikler, veriler üzerinden çok spekülasyon da yapıldığına işaret ederek, bu çerçevede sağlıklı bir veritabanı oluşturulmasının önemine dikkati çekti.
İçişleri Bakanlığının bu konuda son 2-3 yıldır devam eden önemli çalışmalarının bulunduğunu dile getiren Selçuk, "Biz de Aile Bilgi Sistemi, Kadın Modülüyle beraber hizmetlerimizi izlemeyi ve yapılan çalışmaları değerlendirmeyi hedefliyoruz. Bu şekilde mağdura en hızlı şekilde ulaşma imkanına kavuşacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Risk Analiz ve Yönetim Modülü geliştirildiğini, 18 ilde pilot uygulamanın başlatıldığını da anımsatan Selçuk, gelecek yıl bu modülü ülke genelinde hizmete sunmayı planladıklarını söyledi.
Kadına yönelik şiddet araştırmasının üçüncüsünü de yakın zamanda tamamlamayı hedeflediklerini belirten Selçuk, şunları kaydetti:
"Dünyanın gündeminde olan kadına yönelik şiddete karşı köklü, gerçekçi bir çözüm, ancak bütün bakanlıklarımızın, kamu kurum ve kuruluşlarımızın, sivil toplumumuzun, medyamızın, özel sektörümüzün, akademisyenlerimizin içinde olduğu bir program dahilinde, sistemli ve eşgüdümlü bir çalışmayla mümkün. Bugün, 14. Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitemizde de hem kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında Kovid-19 sürecinde yaşadığımız zorlukları, hem yürütülen çalışmaları hem de geliştirilmesi gereken tedbirleri daha detaylı bir şekilde konuşacağız."
Kadına Yönelik Şiddet, Türkiye'de de Çözülmesi Gereken En Önemli Başlıklar Arasında
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, komite toplantısındaki konuşmasında kadına yönelik şiddetin tüm dünyada bir problem olduğunu belirterek, kadına yönelik şiddetin Türkiye'de de çözülmesi gereken en önemli başlıklar arasında yer aldığını söyledi.
Bu meselenin toplumun her kesimini doğrudan ilgilendirdiğini ifade eden Gül, "Kadına karşı şiddetin hiçbir gerekçesi olamaz. Kadına karşı şiddeti insanlığa ihanet olarak tanımlıyoruz. Şiddeti meşru göstermeye çalışan her davranışın, her refleksin karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Bakan Gül, bir önceki yıla nazaran tutuklama ve adli kontrol gibi caydırıcı koruma tedbirlerine daha fazla başvurulduğunu vurgulayarak, "Yüzde 50'den yüzde 200'e kadar bu tür suçlardaki tedbir oranlarında artış öngörülmektedir. Kadına yönelik şiddet eyleminde bulunan kişiler caydırıcı koruma tedbirlerine maruz kalmaktadır. Bu tür suçlarda soruşturma süreleri 80 günden 55 güne düşmüştür. Soruşturmalar daha hızlı neticelenmektedir." ifadelerini kullandı.
Geçen yılla bu yıl kıyaslandığında, tedbir kararlarında artış yaşandığını bildiren Gül, şöyle devam etti:
"Bu kararların önemli bir bölümünü de önleyici tedbir kararları oluşturmaktadır. Yine şiddetin tekrarlanma riskinin fazla olduğu, diğer tedbirlerin mağduru korumada yetersiz kaldığı anlaşılan durumlarda da elektronik kelepçe uygulamasına gidilmektedir. Bu hususta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığımızın eş güdümüyle yüzde 137 oranında artış gerçekleşmiştir. 2020'de hakimlerimiz tarafından 78 mağdurun kimlik bilgilerinin değişikliği, 374 mağdurun da iş yeri değişikliği kararı verildi. Bu kararlarla mağdurların tekrarlanan şiddetten korunması amaçlanmıştır. Bu konuda önemli bir uygulamadır."
Israrlı takipte Cezaların Arttırılması Öngörülüyor
Adalet Bakanı Gül, ısrarlı takip mağdurları için de çalışmalar yürüttüklerini vurgulayarak, "Özellikle eylem planında üzerinde çalışılan başlıklardan biri ısrarlı takibin ayrı bir suç olması ve cezanın artırılması yönünde Bakanlık olarak çalışmalarımız ve talebimiz söz konusu olacaktır. Bu da özellikle kadınların her ortamda ısrarlı takip gibi asla kabul edemeyeceğimiz bir şiddete, bir fiile maruz kalmasını önlemek, caydırmak adına çok önem verdiğimiz bir başlıktır. Bu konuyu da ayrıca ayrıntılı olarak çalışmaya devam ediyoruz" dedi.
Bu Konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Takip Ediyor
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bakanlık olarak aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda işin kolluk tarafında sorumluluklarının söz konusu olduğunu belirterek, bu konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da takip ettiğini söyledi. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda, kolluk personellerine hizmet içi eğitim verilmesi, kadına yönelik şiddet konusuyla ilgili jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi ile Polis Akademisinde zorunlu ders olarak okutulması, KADES uygulamasının yaygınlaştırılması, olay kayıt formunun güncellenmesi, elektronik kelepçe uygulamasının yaygınlaştırılması, emniyet ve jandarmada bu konuda uzmanlaşan birimler kurulması, önleyici tedbir kararlarının uygulanması ve takibi gibi pek çok konunun ele alındığını ifade eden Soylu, önemli bir konu olan aile içi ve kadına karşı şiddet olay kayıt formunun güncellenmesi de dördüncü eylem olarak belirlendiğini hatırlattı.
Bakan Soylu, İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü koordinesinde Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı ile Adalet Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı temsilcilerinin katılımıyla 52 ülkede kullanılan formların incelendiğini vurgulayarak, "Bu alanda uzman kişilerin görüş ve değerlendirmeleri eşliğinde yeni taslak form hazırlandı. STK'lerin, mağdurların ve uygulayıcıların görüşleri alındıktan sonra 2021'in Ocak ayında inşallah yeni olay kayıt formunun kullanılması planlanmaktadır." diye konuştu.
Eylem planında bununla ilgili 5'inci eylemin, 6284 Sayılı Kanun kapsamında verilen gizlilik kararlarının entegrasyonunun sağlanması olduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
"İller İdaresi Genel Müdürlüğümüz koordinesinde Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı ile Adalet Bakanlığı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı temsilcilerinin katılımıyla Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünde toplantı yapıldı. Halihazırda var olan entegrasyona, 2021 yılında yeni eklenen ara yüzlerle beraber gizlilik kararlarının daha etkin uygulanmasına yönelik tedbirler alınacağı da karara bağlanmıştır. 6. eylem olarak Belediye Kanunu gereğince yasal sorumluluğu bulunan belediyeler tarafından konukevi açılmasına yönelik çalışmalar yürütülmesi kararlaştırılmıştı. Bu konuyla ilgili de çalışmalar devam etmektedir. Halen nüfus bakımından bu sorumluluğa haiz belediye sayısı 245, mevcut belediye konukevi sayısı da 11 ilde 32 adettir. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında her kolluk biriminde eğitimli personelin görevlendirilmesine ilişkin kurumsal kapasitenin arttırılması için 7'nci eylem olarak tasnif edilmişti. Burada da bu yıl ilçe düzeyine yaydığımız büro amirlikleri sayesinde jandarma karakolu ve polis merkezlerimiz olmak üzere Türkiye'deki 1005 polis merkezi amirliğinde, 81 de il jandarma komutanlıklarında, 1086 noktada toplam 8 bin 200 uzman personel, bu konuda çalışmaya başladı."
"Bu Yıl 142 Bin 260 Kolluk Personeline Eğitim Verildi"
8'inci eylem olarak kamuoyunun da yakından takip ettiği KADES uygulamasının yaygınlaştırılmasının kararlaştırıldığını hatırlatan Soylu, "Şu anda 1 milyon 208 bin indirme, 63 bin 860 ihbar sayısına ulaştık. İhbarların, yaklaşık yarısının gerçek ve ciddi tehlike barındıran ihbarlar olduğunu ve bunların tamamına gidildiğini, müdahale edildiğini de burada ifade etmek isterim." ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Soylu, önemli bir eylem başlığının da eğitim konusuyla ilgili olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"11'inci eylem olarak asayiş alanında görev yapan kolluk görevlilerine, kadına yönelik şiddetle mücadele, erken yaşta ve zorla evliliklerle mücadele gibi konuları kapsayan, birer günlük 'Aile İçi Şiddetle Mücadele Eğitim Semineri' düzenlenmesi karara bağlanmıştı. Burada da 2020'nin içinde 142 bin 260 kolluk personeline eğitim verilmiştir. 12'nci eylemimiz muhtarlarımızın, 13'üncü eylemimiz Jandarma Sahil Güvenlik Akademisi ve Polis Akademisi öğrencilerinin, 14'üncü eylemimiz de Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde vatani görevini yapmakta olan erbaş ve erlerin 'kadına yönelik ve aile içi şiddetle mücadele eğitimi almasıyla ilgiliydi. Bu konuda da 2020'de 3 bin 661 muhtarımıza, 3 bin 988 polis akademisi öğrencimize, 3 bin 265 jandarma ve sahil güvenlik akademisi öğrencimize ve jandarma teşkilatımız içinde görev yapan 13 bin 971 er ve erbaşa eğitim verilmiştir. Muhtar eğitimlerimizde pandemi sebebiyle eksik kalan eğitim planlarımıza 2021'de devam edilecektir."
Kasım ve aralık ayında Bakanlıkların ortak değerlendirmesi sonucunda elektronik kelepçe meselesini yaygın bir şekilde başlatacaklarına işaret eden Soylu, "Güvenlik Acil Durum Merkezimizde elektronik kelepçenin tüm teknolojik altyapısı tamamlandı. Ocak 2021'de yerli ve milli elektronik kelepçe hizmete girmiş olacak." bilgisini verdi.
Bakan Soylu, "2020'nin içinde bugün itibarıyla 6284 sayılı kanun kapsamındaki kadın cinayeti sayısı 259'dur. Geçen yılın tamamında sayı 336'ydı. Geçen yıl ki sayının 27'si yabancı uyruklu kadınlardan oluşmaktaydı. Bu yıl da yabancı uyruklu sayısı da 14'tür." değerlendirmesinde bulundu.