Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Sayın Derya Yanık, Cenevre’de Türkiye’nin Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelesini Anlattı
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Sayın Derya Yanık, Cenevre’de Türkiye’nin Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelesini Anlattı
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Sayın Derya Yanık, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının, sadece kullanılan yöntem ve araçların değişimi olduğunu belirterek, “Odak noktamız kadına yönelik şiddetle mücadeledir. Bu odağın değişmesi söz konusu dahi edilemez. Türkiye’de mağdurun korunması ve şiddetin önlenmesi mekanizması olan 6284 sayılı Kanun halen yürürlüktedir. Söz konusu kanun, şiddet mağdurunun akut şiddetten korunmasını, can güvenliğinin sağlanmasını, şiddet uygulayanın cezalandırılmasını veya rehabilitasyonunu sağlamaktadır” dedi.
Bakan Derya Yanık, İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleştirilen Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) Komitesinin 82’nci oturumuna katıldı. Toplantıda Bakanlık koordinasyonunda hazırlanan Türkiye raporuna ilişkin bilgi veren Bakan Yanık, Türkiye’nin 1986 yılından beri tarafı olduğu CEDAW’ın 8’inci Dönemsel Ülke Raporuyla Yapıcı Diyalog Sürecine katılmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Türkiye’nin, insan haklarını sağlam anayasal ilkelerle koruyan güçlü bir ülke olduğunu belirten Bakan Yanık, “Temel bakış açımız, ‘hiçbir ayrımcılık yapmadan herkes için insan haklarıdır’. Ülkemiz, haklar ve eşit fırsatlardan yararlanma konusunda kalıcı çözümler sunan kurumsal düzenlemelerle bu alanda geliştirdiği politikaları güçlendirmektedir. Başta Anayasamız olmak üzere temel kanunlarımızda eşitlik ilkesi kadınlar ve engelli vatandaşlarımızla ilgili olarak güçlü bir şekilde tanınmış hatta bu gruplara yönelik pozitif ayrımcılık anayasal güvence altına alınmıştır” dedi.
“Diğer mekanizmalar da kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket etmektedir”
Bakan Yanık, geniş kitlelerle kurulan temaslar sonucu toplumun bütün kesimlerinin yaşamını iyileştirmeye yönelik uygulamaları hayata geçirdiklerinin altını çizerek, “Özellikle kadın erkek eşitliği konusunda kararlı adımlar atıyoruz. Saha tecrübelerimizden aldığımız verilere dayalı olarak sorunlara gerçekçi çözüm önerileri geliştiriyoruz” diye konuştu. Bakan Derya Yanık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu doğrultuda Bakanlığımız koordinasyonunda 2018-2023 yıllarını kapsayan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planını hazırladık ve uygulamaya başladık. Eylem planında belirlediğimiz eğitim, ekonomi, sağlık, karar alma mekanizmalarına katılım ve medya alanlarındaki hedeflerimizin gerçekleşme düzeylerini yıllık izleme raporları ile değerlendiriyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede ise ilki 2007 yılında yürürlüğe giren Ulusal Eylem Planlarımızı periyodik aralıklarla yeniliyor ve güncelliyoruz. Türkiye’de yürütmenin yanı sıra ilgili diğer mekanizmalar da kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket etmektedir.”
Bakan Yanık, 2021 yılında Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulduğunun altını çizdi. Komisyon çalışmaları sonucunda bir rapor hazırlanarak TBMM’ye sunulduğunu ifade ederek, “Söz konusu raporda kadına karşı şiddetin son bulması için ilgili bütün taraflara yönelik tedbirlere yer verilmiştir. Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kadına karşı şiddetle daha etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığın sağlanması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda kadına karşı işlenen kasten öldürme, kasten yaralama, tehdit, işkence, eziyet suçlarında cezalar artırılmıştır. Yeni düzenlemeyle ısrarlı takip fiilleri müstakil suç olarak düzenlenmiş ve şiddet mağduru kadınlar için ücretsiz avukat görevlendirilmesi sağlanmıştır” şeklinde konuştu.
“Odak noktamız kadına yönelik şiddetle mücadeledir”
Bakan Derya Yanık, kadına yönelik şiddetle mücadele kararlılığından tek bir adım geri atılmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
“İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararımız, sadece kullanılan yöntem ve araçların değişimidir. Odak noktamız kadına yönelik şiddetle mücadeledir. Bu odağın değişmesi söz konusu dahi edilemez. Türkiye’de mağdurun korunması ve şiddetin önlenmesi mekanizması olan ve 2012 yılından bu yana yürürlükte bulunan 6284 sayılı Kanun halen yürürlüktedir. Söz konusu kanun, şiddet mağdurunun akut şiddetten korunmasını, can güvenliğinin sağlanmasını, şiddet uygulayanın cezalandırılması veya rehabilitasyonunu, mağdura sunulacak destek hizmetlerinin koordine edilmesini, tedbirlerin elektronik yöntemlerle izlenmesini sağlamaktadır. Ayrıca Mart 2021 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planında ‘Aile İçi Şiddet ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadelenin Etkinliğinin Artırılması’ hedefi yer almaktadır.
Söz konusu hedef başlığı altında ‘Eşe karşı işlenen suçlarla ilgili kanunda öngörülen cezayı artıran sebepler, boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişletilecektir’ kararına yer verilmiştir. Bu tedbirler, kadına ve kadın haklarına verdiğimiz önemin göstergesidir ve bu konudaki irademizin tam olduğunu ortaya koymaktadır. Aile içi şiddeti önleme ve sağlıklı aileler kurulması amacıyla erken yaşta evliliklerle ilgili tedbirler de yasal düzenlemelerimizde güçlü bir şekilde mevcuttur.”
“Ülkemiz, tüm birimleri ile şiddetle mücadele konusunda hassasiyetle çalışıyor”
Türkiye’nin tüm birimleri ile ayrımcılığın önlenmesi ve şiddetle mücadele konusunda hassasiyetle çalıştığını belirten Bakan Derya Yanık, “Şiddet mağduru kadınlar Bakanlığımıza ve yerel yönetimlere bağlı konukevlerinde misafir edilmektedir. Ülke genelinde toplam 149 kadın konukevi 3.624 kapasite ile hizmet vermektedir. 81 ilimizde hizmet sunan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimizde (ŞÖNİM) Nisan 2022 itibariyle toplam 102.000 kişi hizmet almıştır” dedi.
Bakan Derya Yanık, “Türkiye en fazla sığınmacı nüfusa sahip ülkelerden biri olarak, sığınmacılara kapılarını sonuna kadar açmış, bu sığınmacıların entegrasyonu için devlet nezdinde çalışmalardan yerel yönetimlere ve sivil topluma kadar pek çok kurum birlikte önemli hizmetlere imza atmıştır. Avrupa’da sınırlarda çok daha az sayıda mültecinin yaşadığı insanlık onuruna yakışmayan görüntüler bizim ülkemizde yaşanmamıştır. Kadın konukevlerinden ve ŞÖNİM’lerden de şiddet mağduru kadınlar ve beraberlerindeki çocuklar, statü ve uyruklarına bakılmaksızın ihtiyaç duydukları anda bütün hizmetlerden faydalanabilmektedir” şeklinde konuştu.
“Eğitimdeki gelişmeler terör örgütlerinin bölgedeki varlığının neredeyse yok olmasını sağladı”
Türkiye’de kadınların dünyadaki pek çok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını erkeklerle eşit bir biçimde elde ettiklerini anımsatan Bakan Yanık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Ülkemizde kadınların karar alma mekanizmalarına katılımının yıllar itibariyle sürekli arttığı gözlemlenmektedir. Elbette kadınların siyasi ve toplumsal katılımı büyük ölçüde eğitim imkanlarına ulaşabilmeleri ile de doğru orantılıdır. Eğitimin tüm kademelerinde, büyük bir özveriyle yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda ilköğretim net okullaşma oranını kız çocukları için yüzde 93,11’e, ortaokulda yüzde 88,74, yükseköğretimde ise yüzde 48,46 seviyesine çıkardık. Eğitimde gerçekleşen bu ilerlemede ülke çapında ve bir seferberlik halinde gerçekleştirilen kampanya ve projelerin yanı sıra kız çocuklarına yönelik eğitim yardımlarımız da etkili olmaktadır. Eğitimde yaşanan bu gelişmeler özellikle ülkemizin Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yaşayan kadınların ve kız çocuklarının statüsünü yükseltmiş, terör örgütlerinin bölgedeki varlığının neredeyse yok olmasını sağlamıştır. Kendilerine inanan ve güvenen kadınlar, başta Diyarbakır Anneleri olmak üzere, kendi evlatlarının geleceğinde söz sahibi olmayı artık talep edebilmektedir” diye konuştu.
"Terörle mücadelemiz son derece haklı ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde"
Bakan Derya Yanık, konuşmasının ardından CEDAW Komite üyelerinin sorularını cevapladı. Türkiye'nin 2016'daki 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası "terörle mücadele adı altında hukukun üstünlüğünü engellediği" iddialarına ilişkin Yanık, "2016'da yaşananları çok iyi hatırlıyoruz. Eminim sizler de hatırlıyorsunuzdur. O gün güvenlik güçlerimiz ve askerimizin içine sızanlar, Türkiye'ye saldırdı ve tanklarla vatandaşlarımızın üzerine yürüdü. 250 kişi şehit edildi ve ülke birçok alanda zarara uğradı. Bunun yanı sıra PKK, Türkiye'nin 40 yıldan fazladır mücadele ettiği ve Avrupa Birliği'nin de terör örgütü olarak tanımladığı bir yapılanmadır. Sadece PKK değil, diğer birtakım terör örgütleriyle de mücadele ediyoruz ve bunu yaparken hukukun üstünlüğü ve insan haklarını engellemedik. Fransa'da birkaç yıl önce bir terör eylemi gerçekleşti ve sadece tek bir olaydan ötürü aylarca olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi. Fakat biz 40 yıldır terörle mücadele etmemize rağmen OHAL'i uzun sürdürmedik. Terörle mücadelemiz son derece haklı ve hukukun üstünlüğü çerçevesindeydi. Bu konuda verdiğimiz mücadelenin saygı görmeyi hak ettiğine inanıyorum" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin en zor zamanlarında bile hukukun üstünlüğünü koruduğunu vurgulayan Yanık, "Türkiye'de hukukun üstünlüğünün engellendiğine yönelik iddialar haksızdır. Ülkemizdeki hukuk, neyin suç olup neyin suç olmadığını açıkça belirtiyor. Bu Komitede siyasi tartışmalara girmeden sadece CEDAW Sözleşmesi ve bu sözleşmeye yaptığımız katkılar hakkında konuşmak istiyorum. Fakat terörist faaliyetler üzerinden kadınları korumaya çalışmak asla kabul edilemez. Terör faaliyetinde yer alan kadınları sadece kadın olduğu için ayıramayız, çünkü bu, hukuka karşı gelmek demektir" dedi.
Yanık, kadınların adalete daha fazla erişimini sağlamak için de her türlü çabayı sergilemeyi sürdüreceklerini kaydetti ve bu kapsamda mağdurlara destek ile pozitif ayrımcılık gibi uygulamaları örnek gösterdi.
Türkiye'yi temsil eden heyette Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve İŞKUR temsilcileri de yer aldı.