Bugün, zamanın iki ayrı sahnesinde yaşayan iki kalp grubu, aynı duygu dünyasında buluştu. Bir yanda, hayatın yorgunluğunu almış, yüzlerinde tebessümün en derin halini taşıyan yaşlılar... Diğer yanda, hayallerinin peşinden koşan, yarınlara umutla bakan gençler...
Ve bir an geldi, aradaki onlarca yıl sanki buharlaşıverdi.
Beyaz saçlarla, siyah saçlar birbirine karıştı. Deneyimle dolu eller, genç ve heyecanlı elleri tuttu. Gözlerdeki bilgelik pırıltısı, gözlerdeki heyecan kıvılcımıyla buluştu. Dedeler, nineler anlattı; genç kızlar, merakla ve içtenlikle dinledi. Belki kaybettikleri nine ve dede sıcaklığını, belki onlar da uzak kaldıkları torun sevgisini buldular o anlarda.
Çaylar yudumlandı, birlikte söylenen türkülerle yürekler titredi. Karşılıksız, safi bir sevgi ve saygı köprüsü kuruldu aramızda.
Orada olmak, o anlara şahitlik etmek paha biçilemezdi. İnsan anlıyor ki; sevginin, saygının ve insan olmanın yaşı yok. Yürek yüreğe çarpınca, aradaki tüm farklar siliniyor.
Bu buluşma, unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizin aslında ne kadar canlı olduğunu bize bir kez daha hatırlattı. Birbirimizden öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki...