Başbakan Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu “Kadına Yönelik Şiddetin Sonlandırılması: İlerleme Temelinde Değişimi Hızlandırma" konulu toplantıya katıldı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) iş birliğinde düzenlenen ve küresel çapta 150 katılımcı ile 15 ülkeden bakan düzeyinde katılım gerçekleşen toplantıda yaptığı konuşmada sosyal bir mesele olarak şiddetin, özelde de kadına yönelik şiddeti konuşmanın derin bir hüzün ve üzüntü vesilesi olduğunu belirtti.
Davutoğlu, "Ancak biliyoruz ki bu meseleyi konuşmamız gerekiyor ve konuştukça değerler sistemimizdeki aşınmanın boyutları daha çok ortaya çıkıyor. Kadına karşı şiddet yeni bir olgu değil ancak modernleşmeyle birlikte sadece kadına karşı değil, tüm şiddet öğelerinin ve çeşitlerinin bir davranış kalıbı haline dönüştüğünü, gelişen iletişim teknolojileriyle daha iyi görebiliyoruz ve daha farkında olabiliyoruz" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'deki 2 milyon 300 bin Suriyeli mültecinin büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğuna değinerek, " Hala Suriye'de DAEŞ terör örgütü ama o terör örgütüyle birlikte kendi halkını katleden bir rejim hüküm sürüyor. Bütün dünyaya sesleniyorum; kadına karşı şiddetin en fazla bugün cereyan ettiği Suriye'deki bu rejime, bu zulme karşı artık bir 'dur' diyelim" ifadesini kullandı.
Dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara destek olacaklarını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Dünyanın neresinde olursa olsun herhangi bir kadın çığlığı bize ulaştığında, o çığlığın yanında önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti olacaktır ve o çığlığa ilk sesi her zaman biz vereceğiz" şeklinde konuştu.
Davutoğlu, şiddet mağduru kadınlara destek amacıyla kurulan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM)’nin, 2015 Kasım ayı itibarıyla toplam 40 ilde hizmet verdiğini aktararak, “ŞÖNİM'lerin sağlayacağı veriler, tek bir merkezde toplanarak uzmanlarca değerlendirildiğinde şiddet ile mücadelemiz çok daha etkin bir şekilde devam edecektir" ifadesini kullandı.
Kadının güçlendirilmesi için alınan tedbirlere son 13 yıldır öncelik verdiklerini kaydeden Davutoğlu, “Bugünkü hükümetimizin de en temel meselelerinden biri olacaktır. Şiddetle mücadelede ve kadınların korunmasında uluslararası standartların üzerinde bir mücadele verdiğimizi bütün dünya ve özellikle de Birleşmiş Milletler bilmektedir. Ancak bu güçlendirmenin sadece anayasa değiştirerek, yahut kanunlar koyarak olamayacağının da farkındayız. Hedefimiz, kadının karar alma süreçlerindeki etkinliğini artırmak ve iş gücüne katılımı konusunda pozitif bir değişim sağlamaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmasında, Türkiye'de kadınlara karşı şiddetin sembol ismi haline gelen Özgecan Aslan'a da değinen Davutoğlu,bir daha kadına hiçbir el kalkmasın diye gerekli her türlü tedbiri aldıklarını ve almaya devam edeceklerini, Türk yargısının da bu konuda üzerine düşeni yapıp, kadınların bir daha mağdur edilmesine hiçbir zaman izin vermeyecek güçlü kararlar alacağına inandığını dile getirdi.
“Kadına yönelik şiddet sürdürülebilir kalkınmanın ve insani gelişimin önünde engeldir"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu da toplantıda yaptığı konuşmada, "Özellikle kadına yönelik şiddet, sosyal dokuyu güçsüzleştiren ailenin ve toplumun temelini zayıflatan bir unsur olarak varlığını korumaktadır" dedi.
Bakan Ramazanoğlu, dünyanın dört bir yanında kadınların sıkıntılarla baş başa olduğuna dikkati çekti.
Pekin Deklarasyonu'nun 20. yılında bu konuda önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptıklarını belirterek, deklarasyon kapsamında belirlenen 12 kritik alandan birinin de kadına yönelik şiddet olduğunu anımsatan Ramazanoğlu, şöyle konuştu:"Toplantının tüm taraflar için verimli geçmesini temenni ediyorum. Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (CEDAW) ve Bin Yıl Kalkınma hedefleri sonucunda kadına karşı ayrımcılığın ve şiddetin ortadan kaldırılması ve kadının toplumsal yaşamdaki konumunun güçlendirilmesi bağlamında küresel ölçekte önemli yol kat edilmiştir."
Ramazanoğlu, kadınlar ve kız çocuklarının dünyanın birçok yerinde ayrımcılığa uğradığını ifade ederek, "Özellikle kadına yönelik şiddet, sosyal dokuyu güçsüzleştiren ailenin ve toplumun temelini zayıflatan bir unsur olarak varlığını korumaktadır. Sürdürülebilir kalkınmanın ve insani gelişimin önünde engel teşkil etmektedir. Sorunun 2015 sonrası kalkınma gündeminde de ele alınmış olması ve ülkelerin özel ve kamusal alanda kadınlar ve kız çocuklarına yönelik şiddetin tüm biçimlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik taahhütlerini yinelemesi gelecek için umut vericidir" değerlendirmesinde bulundu.
Ramazanoğlu, Türkiye'nin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve mağdurların korunması amacıyla her alanda yasal ve idari tedbirler aldığını belirterek, bu konudaki mücadelenin devam ettiğini söyledi.
Her türlü şiddetin, özellikle kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılmasının uzun soluklu bir mücadele gerektirdiğini aktaran Ramazanoğlu, "şiddete karşı sıfır tolerans" anlayışıyla mücadelelerinin süreceğini kaydetti.