''Kadınların sorunlarını çözmeden, dünyaya ve insanlığa dair hiçbir hedefe ulaşmak mümkün değildir''
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) işbirliğiyle düzenlenen 2. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nin açılışına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada ikincisi düzenlenen zirvenin ilkine de katıldığını hatırlattı ve kadın sorunları konusunda yeni bakış açıları üzerinde durarak KADEM'i gösterdiği özgün duruş için tebrik ettiğini anlattı.
Haziran ayında KADEM'in yeni genel merkezinin açılışında kadın haklarının savunulmasının, tüm insanların haklarını savunmak olduğunu belirttiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın farklı ülkelerinden bakan, bilim adamı, sivil toplum temsilcisi, akademisyen ve yöneticilerin konusunu kendi bakış açılarıyla değerlendireceği zirvede, kadın sorunlarının mültecilerden çalışma hayatına, karar alma mekanizmalarından ayrımcılığa, medyadan hukuka kadar geniş bir alanda enine boyuna tartışılacağını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların sorunlarını çözmeden dünyaya ve insanlığa dair hiçbir hedefe ulaşmanın mümkün olmadığını vurgulayarak, zirvede ortaya konulacak görüşlerin, yapılacak tartışmaların herkes için daha adil, daha iyi, daha güzel bir dünyaya giden yolu aydınlatmasını diledi.
İslam inancına göre insanlığın ilk insan ve ilk peygamber olan Hazreti Adem ile Hazreti Havva'dan doğduğunu, çoğaldığını ve bugünkü 7,5 milyarlık nüfusuna ulaştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dikkat ederseniz ilk erkek olan Adem'i hangi saygı ifadesiyle anıyorsak, ilk kadın olan Havva'yı da aynı ifadeyle zikrediyoruz. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz bizi bir erkekle bir dişiden yarattığını, kendi katında değerli olanın da Allah'a karşı gelmekten en çok sakınan olduğunu ifade ediyor. Bakınız burada 'Erkek kadından' veya 'kadın erkekten üstündür' diye bir hüküm yok. Tam tersine, yaradılışta eşitlik var. Üstünlük ise sadece Allah'tan sakınmada yani takvada söz konusu olabiliyor. Bu açık emir mucibince kadınları, sadece ve sadece cinsiyetlerinden dolayı tahkir eden her türlü anlayışı reddediyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin her döneminde insanların çeşitli sebeplerle ezildiğini, haksızlığa uğradığını, hatta daha kötü muamelelere maruz kaldığını belirterek, şunları söyledi:
"Bu zulüm kimi zaman kökene, kimi zaman renge, kimi zaman inanca, kimi zaman başka unsurlara dayalı olarak gerçekleşmiştir. Cinsiyetten kaynaklanan haksızlık ve adaletsizlik ise tüm bunların üzerinde dönemler ve toplumlar üstü bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Adaletsizlik, erkek söz konusu olduğunda genellikle emeğin sömürüsü şeklinde gerçekleşirken, kadınlarda çok daha ağır şekilde ortaya çıkıyor. Yoksulluğun faturası kadına kesiliyor, evdeki mesaisi görmezden geliniyor, işyerinde de cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğruyor. Bunların yanında bir de modern kadın prototipi olarak sunulan kadın imajına uymaya çalışmak baskısı ekleniyor. Bu sömürü zaman içerisinde örf denilerek, adet denilerek, töre denilerek, adeta kurumsallaştırılmakta, kırılması zor yargılar haline dönüşmektedir. Onun için biz kadınlarımızın yükünü hafifletmeyi bir sorumluluk kabul ettik. Özellikle geçtiğimiz 14 yılda bu doğrultuda çok ciddi mevzuat düzenlemelerini, uygulamaları hayata geçirdik."- "Mücadelemizin ilkelerini doğru koymazsak..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadın meselesinin, son günlerde yoğun bir şekilde tartışılan yasaların izin verdiği yaşın altındaki evliliklerle ilgili düzenleme vesilesiyle gündemde yeniden öne çıktığına değinerek, şöyle devam etti:
"Tartışmalar üzerine dikkatimi çeken bu kanun değişikliği teklifinin, yeterince özenli hazırlanmadığını ve belirsizlikleri sebebiyle istismara açık bulunduğunu gördüm. Bunun için de toplumsal taleplere karşılık vermek için atılan bu iyi niyetli adımın maksadının dışında istismarlara yol açmayacak şekilde daha hassas biçimde değerlendirilmesi gerektiğini ifade ettim. Hükümetimize ve Meclisimize hatta toplumumuza söz konusu kanun değişikliğinin mevcut haliyle çıkartılması yerine daha geniş bir mutabakatla ele alınmasını tavsiye ettim. Hükümetimiz de bu doğrultuda gerekli adımları atarak değişiklik teklifinin geri çekilmesini kararlaştırdı. İnanıyorum ki geniş mutabakatla yeniden parlamentomuza gelecektir. Siyaset mekanizması ve siyasetçilerin sorumluluğunda faaliyet gösteren kurumlar, elbette sorun çözme yeridir, sorun çözme makamıdır. Ülkemizde yasaların izin verdiği yaşın altında evlilikler ve bunlardan kaynaklanan sıkıntılar söz konusuysa çözümü için gereken adımlar mutlaka atılmalıdır. Bu adımlar öncelikle sosyal ve kültürel bilinci artırmaya yönelik olmalıdır. Şayet kanuni yaş sınırının altında evlilik kültürü mevcutsa, siz istediğiniz kadar kanun çıkartın, istediğiniz kadar ceza verin bunun önüne geçemezsiniz. Demek ki öncelikle toplumda bu yönde bir anlayış değişikliğini yerleştirmek gerekiyor, bunun adımlarının atılması gerekiyor. Bu görev de hükümet ve devletle birlikte tüm sivil toplum kuruluşlarına, medyaya, ailelere düşüyor. Özellikle altını çizerek ifade ediyorum, örflerde, adetlerde, geleneklerde kadının istismarıyla ilgili ne varsa bunların hepsinin de aynı zaman inancımıza, kadim kültürümüze aykırı unsurlar olduğuna inanıyorum. Bu yanlışları ayıklamak, düzeltmek, değiştirmek, hepimizin ortak görevidir. Yasama, yürütme ve yargı organlarının, sivil toplum kuruluşlarının bu çerçevede her türlü çabayı göstermesi şarttır, öyle yapıldığına da inanıyorum. Ancak bunu yaparken, mücadelemizin ilkelerini doğru koymazsak, istismarı özendiren, meşruiyeti baskılayan bir konuma düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız. Hükümetimizden ve bu alanda çalışan resmi, sivil tüm kurumlarımızdan kadınlarımıza yönelik adaletsizliklerle mücadele konusunda öncelikle ilkeleri doğru koymalarını bekliyorum."- "Kadınların desteği ve teşviki olmasaydı mücadeleyi yürütebilir miydim, bilmiyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 yıllık siyasi mücadelesinde en büyük gücü kadınlardan ve gençlerden aldığını söyledi.
"Şayet kendi ailem başta olmak üzere, kadınların desteği ve teşviki olmasaydı bu uzun ve meşakkatli siyasi mücadeleyi bugüne kadar yürütebilir miydim, açıkçası bilmiyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sorumluluk üstlendiği, yetki sahibi olduğu her yerde ve konumda kadınların meselelerinin çözümü için çalıştığını ve gayret gösterdiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Belde ve ilçe teşkilatlarından genel merkez yönetim organlarına, belediye başkanlıklarından milletvekilliklerine kadar siyasetin tüm kademelerinde kadınların yer alması için özel çaba harcadım. İslam İşbirliği Teşkilatı'nda, gençlik komisyonu yoktu, onu kurdum. Şimdi de dedik ki, burada kadınlar için de bir komisyonun, bir platformun oluşturulması lazım ve hamdolsun o da engellemelere rağmen kuruldu. Türkiye olarak, orada bizim de bir üyemiz, bir temsilcimiz olacak.
Henüz arzu ettiğim düzeye gelmiş olmamakla birlikte bütün bu konularda kat edilen mesafenin küçümsenmesine de asla razı olamıyorum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım döneminde kadınlara yönelik sayısız projeyi hayata geçirdik. Başbakanlığım döneminde de kadınlarımızın konumunu güçlendirmek için Anayasa ve yasa değişikliklerinden eğitim ve istihdama kadar her alanda Cumhuriyet tarihinde görülmemiş reformlar gerçekleştirdik. Bugün kadınlarımız siyasette, iş dünyasında, sivil toplum çalışmalarında daha önce hiç olmadıkları kadar aktifler."- "Bu millet Nene Hatunlardan doğmuş bir millettir"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminin önlenmesinde kadınların oynadığı role dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"15 Temmuz darbe girişiminin önlenmesinde en ön saflarda yer alarak cesaret konusunda da kimseden geri kalmadıklarını benim hanım kardeşlerim göstermişlerdir. O gece, tankların karşısına dikilen, namluların önüne kadar gelip korkusuzca itirazlarını dile getiren Safiye hanımlarımız vardı, kadınlarımız vardı. Yeri geldiğinde anne şefkatiyle, yeri geldiğinde anne fiskesiyle darbecileri engellemeye çalışan kadınlarımızın görüntüleri asla hafızalarımızdan silinmeyecek. Şehit olan hanım kardeşlerimiz vardı. Parçalanarak şehit olan hanım kardeşlerimiz vardı. Bizim bunları unutmamız mümkün mü? Unutmayacağız, unutturmayacağız... Çünkü, bu millet Nene Hatunlardan doğmuş bir millettir. Unutturmayacağız. Kararlılıkla bunu devam ettireceğiz. Bu vesileyle 'Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm' diyerek çıktıkları sokaklarda, meydanlarda darbeciler tarafından şehit edilen 248 şehidimizi, kardeşimizi, özellikle de bunların arasında yer alan 11 kadın kahramanımızı rahmetle, minnetle yad ediyorum. Allah rahmet eylesin. Milletimize ve kadınlarımıza olan borcumuz, 15 Temmuz'da tarifi mümkün olmayacak şekilde artmıştır, büyümüştür. Bunun için önümüzdeki dönem daha çok çalışacağız. Daha çok mücadele edeceğiz. İnşallah daha çok netice alacağız."- Kadınlara çağrı
Kadınların sorunlarının çözümü konusunda yapılan her çalışmanın öncüsü ve destekçisi olmaya kararlı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınlara seslenerek, "Başkalarının sizin için bir şeyler yapmasını beklemeyin. Siz harekete geçin, zaten bu kardeşinizi yanınızda bulacaksınız. Yeni Türkiye'yi inşallah ülkemizin kadınlarıyla beraber inşa edeceğiz. Geleceğin güvenli, adil, müreffeh dünyasını doğudan batıya, kuzeyden güneye yer kürenin her köşesindeki kadınlarımızla birlikte kuracağız" ifadelerini kullandı.
Zirvenin, bu mücadelenin sembolü haline dönüşmesini temenni ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin başarılı geçmesini dileyerek sözlerini tamamladı.-‘’Dünyada yaşanan adaletsizlikler doğrudan kadın ve çocukları etkiliyor’’
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya ise dünyada yaşanan adaletsizlik ve hukuksuzlukların, yaşanan şiddet ve terör olaylarının doğrudan kadın ve çocukları etkilediğini söyledi.
Yaklaşık 14 yıldır verdikleri hak mücadelesinin temelinin, adaleti esas alarak huzuru, refahı ve kardeşliği hakim kılmak olduğunu anlatan Bakan Kaya, "Verdiğimiz mücadelenin gayesi, coğrafyamızda acı ve göz yaşına boğulan kadınlarımızın elinden alınan onurunu yeniden kazandırmaktır. Eşitlik kavramının dar ve yetersiz anlamı içine sıkışmadan, kadının kendi hakikatine uygun bir saygınlık kazanması bu alandaki en önemli hedefimizdir. Kadını bilgiden, üretimden, aileden ve çocuktan bağımsız gören anlayış, telafisi olmayan bir toplumsal çöküşe zemin hazırlamıştır. Kadını her alanda hak ettiği yere taşımaya çalışırken, onun aile içindeki rolünü görmezlikten gelemeyiz. Modern dünyanın başlıca yanılgılarından biri budur" diye konuştu.- "Türkiye'yi susturmak istediler"
Bakan Kaya, 15 Temmuz’da ülke olarak maruz kalınan felakette, adalet ve hakkaniyet kavramlarının bir milletin bekası için ne kadar önemli olduğunu yakından gördüklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:"Hak ve adaleti tesis etme mücadelemizden korkan hain çevreler, Türkiye’yi kaosa sürükleyerek bizi durdurmak istediler. Hızla gelişen, büyüyen, dünyadaki haksızlıklar karşısında bölgesine ve çevresine umut ışığı olan Türkiye’yi susturmak istediler. Milleti korumak için kendilerine teslim edilen tanklar ve uçaklarla milletin üzerine ateş yağdırdılar. Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkemizin istikbali için yaptığı çağrı, milletin kalbinde karşılık buldu. O gece ateş kusan namlulara göğsünü siper eden milletimiz, bütün dünyaya bir direniş destanı armağan etti. Ülkenin istikbali için tanklara ve uçaklara direnerek şehit olan kadınlarımız, istiklal mücadelesinin kadınsız olmayacağını bütün dünyaya gösterdi. O gece kadınlarımız evden eşlerini çocuklarını dualarla uğurlayarak, bizzat kendileri en ön saflarda teröristlere karşı kahramanca direndiler."
Son 14 yılda kadınların toplumdaki konumunun güçlenmesi için önemli reformlara imza attıklarını dile getiren Bakan Kaya, kadınların hak ve fırsatlardan eşit bir biçimde yararlanmasını amaçladıklarını ve ayrımcılığa karşı güçlü adımlar attıklarını ifade etti.
Bakan Kaya, kız çocuklarının eğitim sürecine katılımının desteklenmesi, erken yaşta evliliklerin önlenmesi ve kadın istihdamının teşviki üzerinde titizlikle durdukları hususlar olduğunu kaydetti.
Bakan Kaya, erken yaşta evliliklerin önüne geçilmesinde, kız çocuklarının eğitim hayatlarına devam etmesinin önem taşıdığının altını çizerek, "Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkartılması ile kız çocuklarımızın okullaşma oranında önemli bir artış sağlandı. Ayrıca Şartlı Nakit Transferi ve açtığımız yurtlarla, kız çocuklarımızın orta öğretime devam etmeleri için pozitif ayrımcılık yapılmaktadır. Son 14 yılda hayata geçirilen bu uygulamalar ile kız çocuklarımızın ortaöğretimde net okullaşma oranları 2003'te yüzde 45 iken, yüzde 80’e yükselmiştir. Bu yöndeki ortak çabalarımızın hedefi, kadınların başta eğitim ve istihdam olmak üzere toplumsal hayatın her alanında güçlü bir şekilde yer almalarıdır" şeklinde konuştu.- "Dünya Türkiye'yi takip ediyor"
Kadına şiddete karşı önemli çalışmalar yaptıklarını aktaran Bakan Kaya, şiddetin önüne geçmek için caydırıcı tedbirler yanında koruyucu tedbirlere ağırlık verdiklerini söyledi.
Bakan Kaya, şiddetle tek elden ve çok yönlü mücadele edebilmek amacıyla kurulan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin 49 ilde hizmet verdiğini belirterek, bu hizmeti ülke genelinde yaygınlaştırma çalışmalarının devam ettiğini anlattı.
Herkesin, dünyanın dört bir tarafında yaşanan zulüm ve haksızlıkların çözümünde Türkiye’nin tavrını takip ettiğinin altını çizen Bakan Kaya, "Çünkü Türkiye bölgesindeki ve dünyadaki ülkelere rol model bir ülke haline gelmiştir. Gönül coğrafyamızdaki ülkelerin yüzü bize dönüktür. Bu kadim medeniyetimizin bizlere yüklediği bir sorumluluktur. Kadın konusunda adaleti yeniden tesis etmek hepimizin görevidir" ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Hattat Ali Hüsrevoğlu'nun 23 ayar altınla yazdığı Ayet'el Kürsi tabloyu hediye etti.
KADEM Başkanı Sare Aydın Yılmaz ise FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrası düzenlenen demokrasi nöbetlerine katılanların yaşadıklarının yer aldığı 4 ciltlik "Demokrasi Günlüğü" kitabını Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sundu.
Bakan Kaya, 2. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi kapsamında düzenlenen “Kadın ve silahlı çatışmalar ve Suriyeli kadınlara yönelik gerçekleştirilen çalışmalar” Bakanlar Paneli'ne de katıldı.
Bakan Kaya burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin Suriyeli mültecilere sağladığı hizmetleri anlattı.
Ülkelerindeki iç savaştan ötürü Türkiye'ye sığınan 2 milyon 800 bin Suriyeli mülteci için 25 milyar dolar harcama yapıldığını hatırlatan Bakan Kaya, ''Dil, din, renk ve mezhep ayrımı gözetmeden mazluma sahip çıkmak, hak ve adalet için en güzel örnektir. Biz bunu yapıyoruz. Dost ve komşu ülkelerden de bunu bekliyoruz'' dedi.
Savaştan en çok etkilenenlerin kadınlar ve çocuklar olduğunu belirten Bakan Kaya, şunları kaydetti: ''Eşini, çocuğunu, yuvasını kaybeden bir kadını ne ile teselli edebilirsiniz? Bize gelen her sığınmacı, aynı zamanda acı dolu bir hikâyenin kahramanıdır. Onların fiziki ihtiyaçlarına eğilirken, diğer taraftan da yaşadıkları ruhsal sarsıntıyı gidermenin çabası içindeyiz. Cinsiyete dayalı şiddet konusunda farkındalıkları arttırmak ve etkin müdahale yöntemleri geliştirmek de yaptığımız çalışmalar arasındadır. Bu kapsamda insan ticaretini önlemek, erken yaşta ve zorla evliliklerin önüne geçmek, kadınlar arasındaki dayanışmayı arttırmak, duygusal becerileri geliştirmek gibi pek çok konuda eğitim çalışmaları yapılmıştır. Yine barınma merkezlerimizde hamile ve emziren kadınlara özel beslenme menüleri sunulmaktadır.‘Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet ve Erken Yaşta Evlilikleri Önleme Programı’ kapsamında kamplarda bilgilendirme toplantılar gerçekleştirilmiştir. Bazı kamplarımızda yasal evliliği teşvik etmek amacıyla düğün masraflarını devletimiz karşılamaktadır. Bunun yanında şiddete maruz kalan yabancı uyruklu kadınlar, Bakanlığımızın konukevi hizmetlerinden yararlanabilmektedir. Kasım 2016 itibariyle toplam 133 kadın ve beraberindeki 100 çocuk konukevlerinden hizmet almıştır. Kadınların şiddetten korunması, şiddete maruz kalanların rehabilite edilmesi, sağlık ve eğitim alanındaki hizmetlerin planlanması gibi pek çok konu iç içedir. Yürüttüğümüz eğitim hizmetleri ile sığınmacıların ilk yardım, sağlık, üreme, aile hayatı ve çocuk eğitimi konusundaki bilinç düzeylerini de arttırmayı hedefliyoruz.''