16 Haziran 2025, Pazartesi
Şırnak , Türkiye
2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesi münasebetiyle, Şırnak Valiliğimiz Himayesinde, İl Müdürlüğümüz koordinasyonunda Şırnak Belediyesi, Şırnak Üniversitesi ve Aydınlık Yarınlar için Şırnak Kadın Kültür Derneği’nin ortaklaşa hazırlamış olduğu “Aile Bağlarının Önemi” adlı panel gerçekleştirildi.
Moderatörlüğünü Doç. Dr. Ahmet Özdemir’in yaptığı ve Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka ve Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Alkış’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde; aile yapısının korunmasının toplumsal direncin anahtarı olduğu vurgulandı. Panelde; geçmişte uygulanan nüfus planlaması politikalarının doğurduğu sosyal sorunlar öne çıkarıldı
Şırnak Valiliği, İl Müdürlüğümüz, Şırnak Belediyesi, Şırnak Üniversitesi, paydaş olduğu ve Üniversitemiz 15 Temmuz Kongre ve Kültür Salonunda gerçekleştirilen panele; Valimiz Birol Ekici, Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka ve Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Alkış, İl Emniyet Müdürü Serdar Büyükleblebici, İl Müdürümüz Salih Kaya, Kurum Müdürleri, STK temsilcileri ve çok sayıda aile katıldı.
“Aile Bağlarının Önemi” adlı panelde Valimiz Birol Ekici yaptığı konuşmada, “ülkenin gündemini ve kaynaklarını yıllardır tüketen ve gündemin ilk sıralarında yer alan terör sorununun bittiğinin altını çizerek, şunları kaydetti; “artık, ülke olarak, devlet olarak ekonomik, kültürel ve özellikle sosyal yaşamımızın gelişmesine öncelik vereceğiz. Bu sosyal yaşamın asli unsuru olan aile kurumuna özellikle eğileceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları ve öngörüsü doğrultusunda aile yapımızın güçlendirilmesi ve çocuklarımızın-gençlerimizin başta terör olayları olmak üzere, uyuşturucu, alkol ve buna benzer kötü etkinlik ve alışkanlıklardan uzak tutacağız, onları koruyacağız. Şırnak ilimizde de bu görevi başta ben olmak üzere bütün kurum yöneticilerimizle birlikte sürdüreceğiz.” dedi.
Valimiz Birol Ekici’nin konuşmasının ardından panele geçildi. Moderatör Doç. Dr. Ahmet Özdemir, ailenin çocuklar ve gençler için anne rahmi gibi güvenli bir yer olmasının gerekli olduğuna vurgu yaparak bu güven ortamını da anne ve babaların sağlayabileceğini dile getirdi. Doç. Dr. Özdemir, konukları Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka ve Rektörümüz Prof. Dr. Abdurrahim Alkış’ı, “Sayın Belediye Başkanı Mehmet Yarka sadece şehir imarına değil, sosyal projelere de imza atıyor. Diğer tarafta ise Rektör Hocamız Sayın Prof. Dr. Abdurrahim Alkış… Sayın Hocamızın da aileye ayrı bir anlam ve önem verdiğini biliyoruz. Ben, katılımlarından Sayın Başkanımıza ve Rektör Hocamıza teşekkür ederek sözü onlara bırakıyorum” şeklinde anons etti.
Panelde söz alan Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka, evlilik ve çocuk sayısı üzerine yaptığı değerlendirmede, “Yeni evlenen çiftlere her zaman ‘en az dört çocuk yapın’ diyorum. Çünkü güçlü bir toplum, ancak güçlü ailelerle mümkündür. Sanal dünya, aile bağlarını zayıflatıyor. Gençler lükse özeniyor, bireyselleşme artıyor. Eskiden sekiz kardeş bir odada yatarken, şimdi herkes kendi odasında, kendi dünyasında” ifadelerini kullandı. Kendisinin erken yaşta evlendiğini ve çocukları ile kurduğu güçlü aile bağlarının hayatına olumlu katkılar sunduğunu belirten Şırnak Belediye Başkanı Yarka, kadınların sosyal hayattaki yerinin güçlenmesinin de toplum için büyük bir kazanım olduğunu söyledi.
Modernizmin aile yapısını tahrip ettiğinin altını çizen Rektör Prof. Dr. Abdurrahim Alkış, ailenin sadece bireysel bir mesele olmadığını aksine bir beka meselesi, toplumların varlık-yokluk meselesi olduğunu vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü; “Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri temel hedeflerinden olan kadına yönelik şiddeti önleme politikası, kokuşmuş gelenekten kaynaklanan kadına yönelik şiddeti büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Fakat modern hayatta, kadına yönelik tahmin edemediğimiz kadar farklı şiddet türleri ortaya çıkmaya başladı. Fiziksel şiddeti defalarca aratan psikolojik şiddet türleri türemeye başladı. Yalnızlık ve ilgisizlik başta olmak üzere çok dehşetli şiddetler türedi. Modernite ile gelen ve henüz isimleri tam olarak konulamayan birçok şiddet çeşidi görmeye başladık. Ailenin temel unsurlarından olan anneler, çok zor işlerde çalışmaya başladı; prensesliğini, sultanlığını yitirdi. Yalnızlık, ilgisizlik, bohem yaşam tarzı gibi sorunlar ortaya çıkmaya başladı.
Ulvî/Kutsal Cinselliğin Yerini Süflî/Pespaye Cinselliğe Bırakması, Aileye Yönelik En Büyük Tehditlerden Birisidir
İslam bilginlerine göre erkek bedeni kuvvet, kudret ve azameti temsil ederken; kadın bedeni cemâli/güzelliği, saadeti ve ebediyeti temsil eder. İkisinin ilahî prensipler çerçevesinde bir araya gelmesi, bir çeşit cenneti yaşatır. İnsanın cennetten geldiğini kendisine hatırlatır. Cinsellik bu yönüyle kutsaldır. Fakat bu birleşmenin meşruiyet sorunu varsa, bu tür bir birleşme kutsal bir birleşme değil, hayvanî bir birleşme sayılır.
Hz. Mevlânâ: "Şâyet aşktan maksad Âdem’in neslini korumak ve kemâle erdirmek olmasaydı, aşkın âvâzesi cihânda olur muydu? Şâyet şehvet aşkın kendisi olsaydı, eşekle öküz dünya aşk defterinde listenin en başında olurdu." der.
Hz. Peygamber: "Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Kadın, güzel koku, gözümün nûru namaz" buyurmuştur. Bu sıralama hakikaten çok enteresan ve anlamlıdır. İslam geleneğinde cinsel güç ile bâkirelik arasında hep bir bağ kurulur. Cinsel güç mücadeleyi, mücâhedeyi sembolize ederken; bâkirelik de iffeti, nefsin izzetini ve kutsallığı sembolize eder. Kadının başörtüsü de bir bakıma onun pinhânîliğini, dokunulmazlığını ve kutsallığını ifade eder. İslamî anlayışta erkek ile kadın eşit değildir. Tıpkı gül ile nergisin eşit olmaması gibi. Modernizm ise kadın-erkek eşitliğini her tarafa benimsetmeye çalışmakta ve kadını daha büyük tehlikelere sürüklemektedir.
Geniş Aile; Güvenlik, Sağlık, Üretim, İmece, Mâddî ve Mânevî Mîrasın Aktarımına Daha Uygundur
Tarihte olduğu gibi günümüzde de kalabalık ordular genellikle avantajlı konumdadır. Günümüzde bazı gelişmiş ülkeler, askerî personel bulmakta zorlanabilmektedir. Bunun başlıca nedeni, genç nüfuslarının yavaş yavaş erimesidir. Geniş aile, üretim ve iş alanları açısından da oldukça değerli bir unsurdur. Yardımlaşma, özgüven kazanma, paylaşım kültürüne sahip olma özellikleri daha çok geniş aile mensuplarında gözlemlenmektedir. Çekirdek ailelerde ise daha çok bencillik, yalnızlık, güvensizlik gibi özellikler görülmüştür.
Evlenme Yaşının Yükselmesi, Aileyi Tehdit Eden Unsurların Başında Gelir
Maalesef farklı nedenlerden dolayı bazı gençler geç evlenmeyi tercih etmektedir. Oysaki Yaratıcı'nın evlilik için belirlediği ve fıtrata yerleştirdiği kabiliyetler daha erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Fıtratın evliliği gerektirdiği yıllarda evlenmemek, insanları büyük günahlara ve bu büyük günahlardan dolayı özgüvenini, şahsiyetini yitirmeye sevk etmektedir. Evlenemeyen bireyler, büyük günahlara sürüklendiği gibi yalnızlığa ve ilgisizliğe de itilmektedir.
Çocuk Sayısındaki Düşüş Devam Ederse, Teyze, Hala, Dayı ve Amca Kültürleri Kaybolacaktır
Geniş aile; özgüven, şefkat, merhamet ve paylaşım membaıdır. Şırnak ili olarak, şükürler olsun, hâlâ önemli ölçüde geniş aile hazinesine sahibiz. Fakat modernizmin oluşturduğu tehdit, bizleri sarsacak hâle getirdi. Batıdan gelen modernizm, önüne pek çok değeri alarak tepetaklak etmeye başladı ve bu sel bize de ulaşmaya başladı. Batı her ne kadar teknoloji ve yasalara uyma bakımından bizden ileri de olsa, geleneklerin korunması açısından doğuyla yarışamaz. Onların bu durumu, bizi üzdüğü gibi tehdit de etmektedir.
Şimdi ben hanginize sorsam, büyük ölçüde her biriniz “hem amcam, hem halam, hem dayım, hem de teyzem vardır” diyecektir. Fakat maalesef, biz bir veya iki çocukla yetinirsek, torunlarımızın amcası, halası, teyzesi ve dayısı olmayacaktır.
Moderatörümüz aynı zamanda bir akademisyen olduğu için, kendisine ALES sorusu gibi bir soru soralım: “Bir çocuğun amcası, dayısı, teyzesi ve halasının olabilmesi için, annesi ve babasının en az kaç kardeşinin olması gerekir?” Bu sorudan yola çıkarak, teyze, hala, dayı, amca kültürü gibi değerlerden mahrum olmamak için en az beş-altı çocuğun esas alınması gerekir.
Geleneğin Günahı/Yanlışı, Modernitenin Sevabını/Doğrusunu Tepeler
Gelenek, yeri geldiğinde iyi uygulanmadığında zincirleme hatalara neden olabilir. Fakat bu hâli bile modernitenin aşırı dejenerasyonuna tercih edilir. Modern insanın yalnızlığından ve bencilliğindense, geleneğin sakat hâlinde gerçekleşen gıybet, haset gibi hastalıklar tercih edilir. Çünkü bu tür günahlarda bile bir ilgi, bir önemseme durumu söz konusudur. Binaenaleyh, bu tür günahlar modernitenin dejenerasyonundan yeğdir.” dedi.
Panelin kapanışında bir konuşma yapan il müdürümüz Salih Kaya “2025 yılı Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile Bakanlığımız himayesinde “Aile Yılı” ilan edilmesiyle birlikte, aile kurumunun ne kadar kıymetli, ne kadar temel bir yapı taşı olduğunu bir kez daha hatırladık. Toplumun en küçük ama en güçlü birimi olan ailenin; sevgiyle, anlayışla ve dayanışmayla ayakta durduğunu görmek, hepimize umut verdi.
Unutmayalım ki, güçlü aileler; güçlü bireyler, dolayısıyla güçlü bir toplum demektir.
Bu süreçte, aile kavramını yücelten, değerlerimizi yaşatan, birlik ve beraberliği pekiştiren her etkinlikte bizimle olan, katkı sunan, emek veren herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Katılımlarınızdan dolayı bizlere her zaman rehberlik eden Sayın Valimize, Sayın Belediye Başkanımıza, Sayın Rektörümüze, İl Müdürlerimize, tüm katılımcılara Özellikle organizasyonda emeği geçen tüm ekip arkadaşlarıma, destek veren kurum ve kuruluşlara, bu anlamlı yolda bizlerle yürüyen ailelerimize şükranlarımızı arz ederim” dedi.