Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık, kadına yönelik şiddetle mücadeleye kararlılıkla devam edeceklerini belirterek, "Şiddet vakaları yaşanıp da şiddet mağduru zarar gördüğünde yapılacak çalışmalar, ne yazık ki o şiddet olayını hiç yaşanmamış gibi hissettiremez. Bu nedenle şiddeti önleme çalışmalarının etkisi, şiddet yaşandıktan sonraki desteklerden çok daha güçlüdür" dedi.
Bakan Yanık, ATO Congresium'da düzenlenen Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, kadına yönelik şiddetin sadece kadınların meselesi olmadığını vurguladı. Bütün paydaş tarafların bir araya gelerek ortak çözüm üreteceği bir platform oluşturmaya çalışıldığını söyleyen Yanık, kadına yönelik şiddetin görünmeyen pek çok mağdurunun da olduğunu belirtti.
Yanık, "Bizim 4. Ulusal Eylem Planımızda sadece mağdur odaklı bakış değil fail odaklı bakışı da geliştirmemiz ve failin rehabilitasyonu, failin iyileşmesi, bu suç ve şiddet eğiliminden uzaklaştırılarak topluma karıştırılması, sağlıklı bir ailenin içinde sağlıklı bir aile ferdi olarak hayatına devam ettirilmesi için yapabileceğimiz bir şey varsa, bunu da yapmamız gerekir diye çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz." dedi.
Şiddetle mücadelenin hep beraber çaba sarf edilmesi gereken bir mesele olduğunun altını çizen Yanık, şunları söyledi:
"Her türlü siyasi ve ideolojik ayrımın ötesinde temel insan hakları bağlamında herkesin meselenin çözümüne katkı sunması elzemdir. Farklı bakış açısına ve dünya görüşüne sahip kişiler dahi meselenin ciddiyeti ve aciliyeti sebebiyle ortak paydada buluşmalıdır. Hal böyleyken kanun koyucular, yürütmeden sorumlular, kolluk kuvvetleri gibi kamusal otoriteyi temsil edenlerin şiddet karşısında birlik olması, halkımızın da bu konudaki farkındalığının temel dinamiğini oluşturacak ve kadınların temel insan haklarına erişimini ve haklarının teslimini kolaylaştıracaktır.
Kadınların, çocukların ve yaşlıların fiziksel güçsüzlüğü sebebiyle daha fazla maruz kaldığı şiddet, münferit hadiselere indirgendiği ve bütüncül bir karakterde ele alınmadığı sürece toplum hayatında huzursuzluğa ve kargaşaya yol açmaya devam edecektir."
"Kişiyi suça iten sebeplerle de mücadele etmek görevlerimiz arasındadır"
Yanık, şiddet konusuna bütüncül bakmanın yolunun ise şiddetin öncesi, esnası ve sonrasında yapılması gerekenleri doğru organize etmekten geçtiğine dikkat çekerek, "Bütüncül yaklaşım, ayrıca şiddet olaylarında adı geçen bütün bireylerin, mağdur ya da şiddeti uygulayan olduğuna bakmaksızın yakından takibini de gerektirmektedir." dedi.
Bu bakış açısının yıllar içinde biriken tecrübeler doğrultusunda meseleye yeni bir yaklaşım getirdiğini ifade eden Yanık, şiddetin mağduru kadar şiddet uygulayan kişilerle ilgili de çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. Bakan Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kişilerin içinde kaybolduğu şiddet sarmalını ancak böyle kırabiliriz. Kısacası toplumun her kesimini, sahip olduğumuz yetki ve haklar kapsamında şiddeti üreten süreçleri kontrol altına almaktan ve şiddete konu olan herkesin hayatını iyileştirmekten sorumluyuz.
‘Bizim için aile içi şiddet, aile içi bir konu değildir. Bilakis manevi ve kültürel değerlerimizi tehdit eden toplumsal ve yasal bir mevzudur’ dememizin arka planında bu mevzu yatmaktadır. Bu anlamda şiddet suçunu işleyenin kişisel olarak suçu sabittir, bununla birlikte kişiyi suça iten sebeplerle de mücadele etmek görevlerimiz arasındadır. Benzer şekilde şiddet mağduru olan kadınların yeniden hayata katılması için her türlü sosyal ve psikolojik desteği vermek, insanlık onuruna yakışır bir yaşam sürmeleri için desteklenmelerini sağlamak da sosyal devlet olmanın gerekleri arasındadır."
"Güçlünün zayıfı ezebildiği durumlar son bulana kadar vazifemiz devam edecek"
2007 yılından beri Ulusal Eylem Planları kapsamında şiddeti önlemeye yönelik planlı ve programlı çalışmalar yürütüldüğünü hatırlatan Yanık, başta Anayasa olmak üzere, Türk Ceza Kanunu ve Türk Medeni Kanunu gibi temel kanunlarda reform niteliğinde değişimlere imza atıldığını bildirdi.
Bakan Yanık, bu çerçevede 2021-2025 yıllarını kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planını kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin, medyanın, uluslararası kuruluşların ve akademisyenlerin katkı ve katılımlarıyla hazırladıklarını ve Temmuz 2021 itibarıyla da yürürlüğe konulduğunu belirtti.
Yeni eylem planıyla mevzuatın etkin kullanılması gerektiğinin altını çizdiklerini, özellikle risk odaklı yaklaşım olarak niteledikleri şiddetin önlenmesi ve şiddete erken müdahaleye yönelik çalışmalara ağırlık verdiklerini anlatan Yanık, "Şiddet vakaları yaşanıp da şiddet mağduru zarar gördüğünde yapılacak çalışmalar ne yazık ki o şiddet olayını hiç yaşanmamış gibi hissettiremez. Bu nedenle şiddeti önleme çalışmalarının etkisi, şiddet yaşandıktan sonraki desteklerden çok daha güçlüdür. 6284 sayılı yasamız bu anlamda gerekli tedbirleri kapsamaktadır ve daha da güçlendirilmesi gereken noktaları üzerinde halen çalışılmaktadır." dedi.
Bakan Yanık, hizmetlerin her zamankinden daha da erişilebilir hale geldiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Şiddet mağdurunu korumayı ve şiddet uygulayanı rehabilite etmeyi de bunların yanında eş güdüm içinde çalışmamız gereken hizmetler olarak belirledik. 81 ilimizde Valiliklerimiz başkanlığında 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Koordinasyon, İzleme ve Değerlendirme Komisyonları' ile yerel düzeydeki çalışmaları da yakından takip ediyoruz. Ayrıca iş birliği halinde olduğumuz bakanlıklar kapsamında veri alışverişini dinamik tutarak, şiddete karşı topyekun seferberlik halinde mücadelemizi sürdürüyoruz. Veri Suç Haritası'nın ve Veri Bankası'nın oluşturulması da bizim çalışmalarımız açısından ciddi bir kolaylık sağlayacaktır."
Bugüne kadar demokrasiyi güçlendirmesi adına çalışmaları hep eleştiriye açık tuttuklarını, meselenin hassasiyetini de gözeterek en iyi hizmet sunma imkanlarına nasıl ulaşılabilecekleri sorusunu sormaktan ve cevabını araştırmaktan hiç vazgeçmediklerini belirten Yanık, "Bu yaklaşımımız bizim hizmet kalitemizi artırdı. Fakat yeterli değil. Güçlünün zayıfı ezebildiği durumlar son bulana kadar bizim de vazifemiz devam edecek." dedi.
"Şiddetle Mücadele İrtibat Noktaları oluşturduk"
Teknolojik imkanlardan yararlanmayı da ihmal etmediklerini aktaran Yanık, ALO 183 Sosyal Destek Hattı ile internet destekli uygulamalar üzerinden de erişime açık durumda olduklarını söyledi.
KADES uygulaması ile en hızlı şekilde bir şiddet olayını ihbar etmeyi mümkün hale getirdiklerini anlatan Yanık, uygulamalara ilişkin şu bilgileri verdi:
"SİBERAY Programı ile dijital ortamdan gelebilecek şiddete karşı da önlemler aldık. Riskli vakalarda elektronik kelepçe uygulamasını hizmetlerimize dahil ettik. Bizim tek bir insanımızın hayattan koparılmasına tahammülümüzün olmadığını uygulamalarımızla gösteriyoruz. ŞÖNİM'ler bu konuda en önemli merkezlerimizdendir. Bu merkezlerimizin yanı sıra 376 Sosyal Hizmet Merkezimiz bünyesinde Şiddetle Mücadele İrtibat Noktaları oluşturduk. Ayrıca, 81 ilimizde 149 kadın konukevinde 3 bin 624 kapasiteyle kadınlar ve beraberindeki çocuklarına yönelik yatılı sosyal hizmetlerimizi sürdürüyoruz.
Farklı ihtiyaç gruplarına bir arada hizmet veren kadın konukevlerinde daha etkin hizmet sunmak amacıyla, kadın konukevlerimizde risk ve ihtiyaç temelli ihtisaslaştırma çalışmaları yürütüyoruz. Söz konusu çalışmalar kapsamında, Ankara 2, İstanbul 2, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Malatya, Mersin, Samsun ve Kocaeli olmak üzere 11 ilimizde 13 kadın konukevini şiddet mağduru kadın ve beraberindeki çocuklara yönelik ihtisas kuruluşuna dönüştürdük."
Bakan Yanık, 2022-2024 Dönemi Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programı kapsamında hizmet kapasitesini güçlendirmek amacıyla Diyarbakır ve Sivas'ta hizmet standartlarına uygun Kadın Konukevi binası inşa etmeyi planladıklarını bildirdi. Ayrıca, daha nitelikli hizmet sunmak ve kuruluşlarda uygulama birliği sağlamak amacıyla ŞÖNİM ve Kadın Konukevi Hizmet Standartları ve Öz Değerlendirme Rehberleri hazırladıklarını da aktaran Yanık, 2021 yılında kuruluşlardan hizmet alan 321 kadının işe yerleştirildiğini bildirdi.
"Muhtarlara yönelik seminerler yaygınlaştırılacak"
2022 yılı Ortak Faaliyet Planı'nın da kısa zamanda yürürlüğe konulacağını bildiren Yanık, şunları kaydetti:
"Söz konusu planın içeriğinden kısaca bahsetmek gerekirse; Bakanlık olarak 2021 yılından itibaren, şiddet uygulayanlara yönelik 'Aile İçi Şiddet Farkındalık Seminer Programı' hazırladık ve uyguluyoruz. Bilhassa Sağlık, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarımızla iş birliğinde, fail odaklı yaklaşımımızın bir sonucu olarak şiddet uygulayanların risk profillerine ve ihtiyaçlarına uygun özel nitelikli müdahale programları geliştirmek üzere çalışıyoruz.
ŞÖNİM'lerin hem insan kaynağı açısından güçlendirilmesine hem de 7/24 esası ile hizmet sunmasına yönelik çalışmalarımıza da hız kazandıracağız. Şiddetle Mücadele İrtibat Noktalarımızın daha işlevsel olması için hem ŞÖNİM'ler hem de kolluk birimleriyle eşgüdüm içerisinde müdahale etme kapasitesini geliştireceğiz."
Yanık, 2022 yılında da farklı hedef kitlelere yönelik farkındalık çalışmaların devam edeceğini belirterek, özellikle muhtarlara yönelik seminerleri yaygınlaştıracaklarını söyledi.
"Şiddeti özendiren yayınlardan kaçınılmalı"
Topluma farklı örnekler sunan ve zihniyetlerin dönüşümü üzerinde etkili olan bir unsurun da medya içerikleri olduğuna işaret eden Yanık, şöyle devam etti:
"Biz bu noktada medya kuruluşlarından da sorumluluk almalarını istiyor ve şiddeti özendiren yayınlardan kaçınmalarının doğru olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, ekrana yansıyan görsellerde şiddet içeren görüntülere fazlaca yer verilmesi şiddeti normalleştiren bir etkiye yol açıyor. Şiddet haberleri verilirken mümkün olduğunca görüntü kullanılmamasının, mağdurun isminin ve görüntüsünün gizlenmesinin, mağdurdan ziyade faile odaklanılmasının daha isabetli bir tutum olduğuna inanıyoruz. İcracı Bakanlıklar olarak medyadan bu konuda gerekli hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz."
Bakan Yanık, Basın ve Yayım Faaliyetleri konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesinde bu beklentinin resmiyete kavuştuğunu belirterek, genelgede aileyi korumanın ve güçlendirmenin önemli araçlarından birinin de sorumlu ve etik bir medya anlayışı olduğunun belirtildiğine işaret etti.
Genelge çerçevesinde ilgili kuruluşların milli ve manevi değerlere uymayan, aile kurumunu, çocukları ve gençleri hedef alarak tehdit ve tehlike oluşturan yapımlara karşı gereken tedbirleri alması gerektiğini vurgulayan Yanık, ekranların daha müspet örneklere açılmasını, şiddetin sıradanlaşmasının önündeki en büyük tedbirlerden biri olarak gördüğünü söyledi.
Adli Veri Bankası
Programda konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadelenin, dinmeyen bir acıyı dindirme çabası olduğunu ifade ederek, uzun yıllardır hükümetlerin, devlet kurumlarının bu konuda büyük gayretle çalıştıklarını belirtti. Bozdağ, yapılan çalışmalarla bu konuda belli bir mesafe alındığını ancak gelinen noktada olayların azalmasında arzu edilen neticelere ulaşılamadığını söyledi. Bozdağ, şöyle devam etti:
"Geçmiş dönemde bakanlığım zamanında başladığım bir proje vardı. Yeni dönem de bu projeyi canlandırmayı düşünüyoruz. Adli veri bankası diye bir banka. Bu esasında kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla, Türkiye'nin bir Google sistemi gibi bir sistem içinde suç haritasını tamamen ortaya çıkarmak ve bunun üzerinden önleyici uygulamaları yapmak. Örneğin en çok cinayet hangi il, ilçe, belde, köy, mahalle, cadde, sokakta? Bir yerde yoğunlaşma var, fotoğrafı görecek, ona göre bütün kurumlar durumdan vazife çıkarıp o bölgelerde ona göre bir çalışma yaparsa belki önleyici hukuk bakımından çok daha ciddi bir adımı atmış olabiliriz."
Bakan Bozdağ, kolluk kuvvetlerince mahkumlarla ilgili sağlıklı bilgi tutmanın çok önemli olduğunu, bu verilerin doğru karar almada büyük yardımının olacağını dile getirdi.
Aile içi şiddet ve kadına karşı şiddet konusunun, Adalet Bakanlığının da birinci gündem maddesi olmaya devam edeceğine işaret eden Bozdağ, "Arkadaşlarıma talimat verdim. Bugüne kadar yapılanlar belli. Onların üzerine neleri ilave edeceğiz, daha ileri adımları nasıl atacağız, üzerinde duracağız. Kravata göre, boyun bükmeye göre indirimler üzerinde de durup bu konuda da yeni adım atmak gerektiğine inanıyorum. İyi hal indirimi, kravattan, elbiseden, bıyıktan, saçtan, sakaldan değil, suçun failinin gerçek pişmanlığı üzerinden uygulanan bir ceza indirim nedenidir. Eğer yasa gerektiriyorsa yasayı değiştirerek, eğitim gerekiyorsa eğitim yaparak bu konunun önüne geçme konusunda kararlı olduğunu ifade etmek isterim. Her işin üzerine gideceğiz. Yargının üzerine ne düşüyorsa onu da sağlayacağız" dedi.
"Ben şikâyetçi değilim diyenleri de takip ediyoruz"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da konuşmasında, Suç Önleme Ofislerinin kurulacağını bildirdi. Soylu, önleyiciliğin nasıl olacağının ortaya konulduğunda Türkiye'de huzurun ve sükunun sürekli millet lehine geliştiği tablonun elde edileceğini vurguladı. Telefon üzerinden yapılan dolandırıcılık suçlarının üzerinde çalışıldığını kaydeden İçişleri Bakanı Soylu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun (BTK) bu konuda 1 Mart'ta yeni bir karar alacağını ve bu kararın herkesi rahatlatacağını dile getirdi.
Kadına yönelik şiddet konusunda önemli adımlar atıldığının altını çizen Soylu, kolluk birimlerine gecikmesi sakınca bulunan durumlarda koruyucu ve önleyici tedbir alma yetkisi verildiğini hatırlattı. Halen 499 kişinin elektronik kelepçeyle izlendiğini aktaran Bakan Soylu, Kadın Acil Destek (KADES) Uygulaması'nı cep telefonuna yükleyen kadın sayısının 3 milyonu aştığını açıkladı. KADES'in birçok olayın yaşanmadan önlenmesini sağladığını bildiren Soylu, "Sadece bize intikal eden değil, intikal edip de 'Ben şikayetçi değilim.' diyenleri de takip ediyoruz. Bunu bir hukuki, idari prosedür olarak görüyor değiliz. Bunu bir insanlık meselesi olarak görüyoruz. Buna belki korkmuştur, endişe etmiştir, kendisine o anda bir şey söylenmiştir anlayışıyla bakıyoruz." diye konuştu. Soylu, 2017'de kadın cinayeti sayısının 353 olduğunu, 2021'de bu rakamın 307 olduğunu bildirdi.